Cuma ve Cumartesi günü yaşanan dramatik olaylarının etkisi halen yankılanırken Pazar günü toplanan Avrupa Merkez Bankası, şu ana kadar Acil Likidite Yardımı kapsamında temin ettiği 89 milyar Euro kaynağı genişletmeme kararı almıştır. Yunan bankalarının işlevliğini sürdürmesi ve tedirgin vatandaşların para çekebilmesi ancak bu program vasıtasıyla sağlanabilmekteydi. Avrupa Merkez Bankası'nın bu konuda pek az seçeneği bulunmaktaydı zira merkez bankasına bu kaynakları sadece ödeme gücü bulunan fakat zorluk çeken bankalara temin etme yetkisi verilmişti. Görüşmelerin Cuma günü tıkanması ile birlikte Yunanistan'ın 30 Haziran tarihinde iflas etmesi kaçınılmaz hale gelmişti; ülkenin Uluslararası Para Fonu ve Avrupa Merkez Bankası'na olan geri ödemelerin yanı sıra kurtarma programına tanınan uzatma da bu tarihte dolmaktaydı.
Başbakan Tsipras, bir taraftan acı çekerken bir taraftan da kendi halkını sakinleştirme çabası içerisindedir. Tsipras yaptığı konuşmada "Önümüzdeki günlerde ihtiyacımız olan şey sabır ve sakinliktir. Yunan halkının bankalardaki mevduatları tamamen güvendedir" demiştir - fakat bu pek de doğru değildir. Eğer ülke Euro'yu terk ederse, insanların bankalardaki paraları yeni kullanıma girecek para birimine çevrilecektir. Bu para birimi hızla değer kaybedeceğinden insanların alım gücü Euro Bölgesi'nin geri kalanına (aslında kur dönüşümü nedeniyle her yere) kıyasla ciddi bir düşüş yaşayacaktır.
Avrupa Merkez Bankası'nın kararı dolayısıyla Yunan yetkililer ülkedeki bankaları bir hafta kapalı tutma kararı almıştır. Bireysel müşterilerin para çekme işlemlerine günlük 60 Euro limit getirilmiştir (hala para bulunan ATM'lerden). Resmi gazetede yayınlanan bu kararın gerekçesi olarak (biraz samimiyetsiz bir biçimde) Euro Bölgesi maliye bakanlarının "Yunanistan ile yapılan borç anlaşmasının uzatılmasının reddedilmesi" kararı gösterilmektedir. Yunanistan'ın referandum kararı almasından önce masada olan teklif, görüşmeleri doğal olarak noktalamıştır. Atina borsası da kapalı kalacaktır.
Görünen o ki, ülkenin Avrupalı ortakları ve Amerika Birleşik Devletleri Yunanistan'ın Euro Bölgesi'nde kalmasını dilemektedir. Fakat açıkça görünen bir başka husus vardır ki o da Yunan hükümetinin zorunlu yapısal reformları yapmaya isteksiz baktığıdır. Yunanistan'dan şu an yükselen sesler zarar verici niteliktedir. Euro Bölgesi Yunan halkının demokratik bir şekilde yaptığı seçime saygı gösterilmediğinin ifade edilmesi, alaycı ve toy tavırların karışımından ibarettir. Yunanistan işlerin ancak kendi ülkesinde nasıl gideceğine karar verebilir - radikal solun bile külfetli gerçeğin farkına varması şarttır.