Britanya, Avrupa Birliği’nden ayrılacak. Dünyanın geri kalanı ile Jumbo/Mega/Ultra anlaşmalar imzalayacağız… Başbakan May’in kabinesinden tekrarlanan bu sözler, detayları açıklanmadığı sürece hiçbir anlam ifade etmeyecektir. Eğer Birleşik Krallık Avrupa Birliği’nin finansal sektörü içerisinde (ve Dünya Ticaret Örgütü’nün anlaşmalarının gereçerli olmadığı ülkelerle) işlem yapma gücünü kaybederse, GSYH ve ticaret rakamları çok ciddi bir şekilde düşecektir. Kaldı ki rakamlar ortak pazara erişimin halen sürdüğü şu dönem de bile pek de hoş görünmemektedir.
Birleşik Krallık Ulusal İstatistik Ofisi’nden yayınlanan son veriler ülkenin ticaret açığının Eylül ayında (değer kaybeden sterlinin ülkenin ürünlerini dış piyasalarda daha rekabet edebilir bir hale getirmesine rağmen) arttığını ortaya koymaktadır. Rapora göre ülke, ihracatından 5.2 milyar sterlin daha fazla ithalat yapmıştır. Bu rakam Ağustos ayında ‘sadece’ 3.6 milyar sterlin civarındaydı. Veriler incelendiğinde dışarıya sevk edilen ürünlerin değerinin 0.2 milyar sterlin azaldığı anlaşılmaktadır - sterlin referandumdan bu yana %18 oranında değer kaybetmiştir. Sterlinin bu derece değer kaybetmesi doğal olarak ithalatın değerini 1.2 milyar sterlin artırmıştır.
Burada dikkat çeken bir ayrıntı da Britanya’nın (halen blok üyesi olmasının avantajlarından faydalanmayı sürdürmesine karşın) AB düzeyindeki ticaret açığının 8.7 milyar sterline tırmandığıdır.
Veriler 2nci ve 3üncü çeyrek boyutunda değerlendirilecek olursa toplam ticaret açığının 11 milyar sterlin düzeyinde olduğu (1.6 milyar sterlin azaldığı) görülecektir.
Britanya’nın Avrupa Birliği’nden ayrılma kararı almasının etkilerini değerlendirmek için halen erkendir zira iş çevrelerinin görüşlerini değiştirmesi biraz zaman almaktadır (istihdam verileri ve yatırımlara yapılan harcamalar duruma yönelik daha net bir tablo çizecektir). Hükümetin AB ile gelecekte nasıl bir ilişkiye sahip olacağı da net değildir - ilişkiler aynen oduğu gibi korunabilir veya tamemen kopabilir; veya bu iki çizgi arasında bir yerde olabilir. Yüce Mahkeme’nin 50nci maddenin uygulamaya konulması için parlamentonun onayı gereklidir kararı da belirsizliği ortadan kaldırmaya yetmemektedir. Hükümetin temyiz başvurusu Aralık ayında görüşülecek ve Ocak ayında karara bağlanacaktır.