Rusya tarafından getirilen kısıtlamalar ve terör olaylarının yanı sıra ülkede yaşayan göçmen ordusu da Türkiye'nin daha önce de zorlanmakta olan ekonomisini baltalamaktadır.
Türkiye, gerek ekonomik gerekse politik açıdan karmaşa içerisinde olan Orta Doğu'dan Batı'ya (Avrupa'ya) gitmeye çalışan insanların göç yolunun merkezinde bulunmaktadır. Şu anda Türkiye'de bulunan göçmen sayısı 2.7 milyonun üzerindedir; bu rakam Avrupa'ya ulaşanların sayısının üç katından fazladır ve göç halen devam etmektedir.
Suriye'de iç savaşın başlamasından bu yana Türkiye Orta Doğu ile Avrupa arasında bir tampon bölge görevi görmüştür. Mülteciler bir sonra ne yapacaklarına burada karar vermektedir. Geçen sene yaklaşık bir milyon göçmen Avrupa'ya ulaşabilmiştir. Bunların 800000 kadarını Türkiye'den Yunanistan'a geçenler oluşturmaktadır. Göçmenlerin büyük çoğunluğunu Suriyeliler teşkil etse de Afganistan ve Irak'tan gelenler de vardır.
Avrupa Birliği üyesi olmamasına rağmen, Türkiye mülteci problemine çözüm bulmaya çalışan en önemli ülke haline gelmiştir.
Kısa bir süre önce Avrupa Birliği ile Türkiye arasında alışılagelmedik bir anlaşma yapılmıştır. Türkiye, Avrupa'ya akın eden mültecileri durdurması karşılığında gerek mali gerekse politik alanda ödüller kazanacaktır. Anlaşma, Türkiye'nin Yunanistan'a Ege Denizi üzerinden geçen mültecilerin bu rotayı kullanmasını engellemesini hedeflemektedir - Yunanistan'a geçen göçmenler daha sonra kuzeydeki Almanya ve İsveç gibi ülkelere hareket etmektedir.
Türkiye, anlaşma çerçevesinde, Yunanistan'a yasadışı yollardan giriş yapan mültecilerin tamamını (Suriyeliler de dahil olmak üzere) geri alacaktır. Bunun karşılığında Avrupa Birliği Türkiye'de bulunan göçmenleri alacak, ülkeye para yardımı yapacak, vizesiz seyahatin önünü açacak ve topluluğa tam üyelik görüşmelerini hızlandıracaktır. Dönüşler 4 Nisan tarihinde start alacaktır. Suriyelilerin Avrupa'ya yerleştirilmeye başlanması da aynı tarihe denk gelecektir. Sınırların kapatılması parasal açıdan zorluklar yaşayan Yunanistan'ı Türkiye'den gelen binlerce mülteciye ev sahipliği yapmak zorunda bırakmıştır.
Anlaşma Brüksel tarafından memnuniyetle karşılansa da Uluslararası Af örgütü bu olayı "insan haklarına vurulan tarihi darbe" olarak nitelendirmekte ve Avrupa'nın göçmenlere sırtını dönmesini kınamaktadır.
Diğer taraftan, bu anlaşmanın yasal olup olmadığına dair bazı endişeler de mevcuttur - bu konu görüşmelerin merkezinde yer alan Almanya Başbakanı Angela Merkel tarafından da gündeme getirilmişti.
Türkiye krizle mücadelede kullanmak amacıyla 6 milyar Euro talep etmekte ve Avrupa Birliği'ne tam üyelik başvurusu konusunda önemli tavizler beklemektedir.
Bu para ekonomik açıdan sıkı bir mücadele veren ülkeye önemli katkıda bulunacaktır.
Türkiye Ekonomisi Çaba Sarf Ediyor
Rusya'nın müeyyideleri ve terörizmin yarattığı olumsuz etkiler Türkiye ekonomisi açısından büyük bir hasar anlamına gelmektedir. Turizmin yavaşlaması sadece otelleri değil dükkan sahiplerini, sürücüleri, sokak satıcılarını ve diğer bir çok yan faaliyeti baltalamaktadır.
Ardı ardına gerçekleşen bombalamalar Rusya'nın getirdiği kısıtlamaların ekonomide hissedilmeye başladığı bir dönemin ertesine denk gelmiştir. Türk hükümetinin geçen Kasım ayında sınır ihlali yapan bir Rus savaş uçağını düşürmesi iki ülkenin ekonomik ilişkilerine büyük bir darbe vurmuştu.
Rusya'nın yaptırımlarının merkezinde turizm, tarım ve bankacılık gibi konular yer almaktadır. Türkiye Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı'nın verilerine göre Rusya'nın Türkiye'den yapılan meyve ve sebzelere getirdiği kısıtlamalar 764 milyon Amerikan doları düzeyinde bir zarara yol açmaktadır.
Moskova'nın charter seferlerine getirdiği yasaklar ise dericilik, tekstil, halıcılık ve hediyelik eşya sektörlerini zora sokmuştur.
Rusya, bunlara ek olarak, "Türk Akım" projesini de askıya almıştır - bu proje Türkiye'ye doğalgaz akışı sağlayacaktı. Rusya'ya bağlı Rosatom firması ise Akkuyu'da yapılması için çalışılan 20 milyar dolarlık nükleer santral projesini durdurmuştur.
Uzmanlar Rusya'nın ekonomik müeyyidelerinin Türkiye'ye (2016 yılında) 3.1 milyar Amerikan doları kayıp yaşatacağını tahmin etmektedir. Türkiye'yi daha önce Rusya'da temsil eden Aydın Sezer ise gerçek kaybın hükümetin tahmin ettiği rakamın çok üstünde, 12 milyar dolar düzeyinde, olacağını ifade etmektedir.
Hisse Senetleri Toparlanıyor
Göçmen krizi ve terör ile mücadelede harcanan çabalar süredursun İstanbul borsası toparlanma eğilimindedir. Geçen hafta 80500 seviyesine inen BIST 100 endeksi 80000 seviyesine yaklaşılması ile başlayan alımlar sayesinde yukarı hareket etmiştir. Diğer taraftan, Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankası ve İstanbul Menkul Kıymetler Borsası verileri yabancı alımlarının 15 Şubat ile 11 Mart tarihleri arasındaki dönemde 1.76 milyar Amerikan doları artış kaydettiğini ortaya çıkarmaktadır. Hükümet tahvilleri de tercih edilenler arasındaki yerini korumuş ve 1.87 milyar dolar artış sergilemiştir.
Amerika Merkez Bankası'nın faiz oranlarını değiştirmeme kararı ertesinde USD/TRY paritesi 2.8397 seviyesine kadar düşüş yaşamıştı. Piyasaların Fed'in Nisan ayında faizleri artırma olasılığını fiyatlara yansıtmaya başlaması ise pariteyi geçen hafta yukarı taşımıştır. Pazartesi gününe dalgalı bir giriş yapan piyasa şu sıralarda 2.8760 seviyesinden işlem görmektedir. Uzmanlar paritenin 2.8590 desteğinin aşağısına kırılma yaşaması halinde düşüşün yeniden başlayabileceğini ifade etmektedir.