Uzun vadeli büyüme ortalaması %4'ün üzerinde olan Türk ekonomisi son senelerde hız kesmiş ve ancak ortalama %3 düzeyinde bir genişleme sergileyebilmişti. Küresel piyasalardaki zayıflama, yerel ekonomik ve politik belirsizlikler bu yavaşlamanın temelini oluşturmuştu. Türkiye İstatistik Kurumu'nun bir süre önce açıkladığı son rakamlar ise 2015 yılına ait tahminlerin yukarısında gelerek birçok kişiyi şaşırttı. Ekonomi 2015 yılının son çeyreğinde yakalanan %5.7 oranında büyüme, tüm yıla ait oranı %4 seviyesine yükseltti.
Hanehalkının toplam rakam üzerindeki etkisi %3 gibi bir düzeydedir. Bu da doğal olarak sayısı 3 milyona ulaşan göçmenlerin ekonomideki tüketimin artırmasına katkıda bulunduğu düşüncesini akıllara getirmekte. Resmi rakamlar ülkeye mülteci girişinin 2015 yılında büyük bir artış kaydettiğini doğrulamakta - 2011 yılından bu yana Suriye'deki iç savaş dolayısıyla ülkelerinden kaçan ve Türkiye'ye gelen toplam Suriyeli sayıyı geçen sene içerisinde 1 milyon arttı.
Bu mültecilerin gayri safi yurtiçi hasılaya tam olarak ne kadar katkı yaptığını net olarak hesaplamak olsa da araştırmalar %0.5 ile %2 arasında bir orana işaret etmekte. Diğer taraftan ülke ekonomisine katkıda bulunan bu insanlar bazı göstergelerde bozulmalara neden olmakta. Örneğin daha önce %9.9 olan işsizlik oranı en son verilere göre %10.3 seviyesine yükseldi. Daha ileride bu göçmenlere yasal çalışma izni verilmesi halinde işgücünün ucuzlaması söz konusu olacak bu da enflasyonun düşmesini beraberinde getirecek. Yetkililer şimdilik göçmenlerin enflasyonu düşürdüğü yönünde bir bulgu olmadığını belirtmekte.
Diğer taraftan, artan terör ve Rusya'nın kısıtlamaları neticesinde acı çekmeye başlayan turizm sektörü ekonomiyi çetin bir yola sürüklemeye aday görünmekte zira turist sayısındaki düşüş sadece konaklama yerlerini değil (eğlence ve taşımacılık gibi) diğer pek çok işkolunu (ve tabi istihdamı) da olumsuz etkilemekte. Türkiye'ye bu sene gelecek ziyaretçi sayınının %70 oranında alacağı yönündeki tahminler gerçeğe dönüşürse, ekonominin bu sene %5 oranından büyümesi bir hayal olabilir. Kaldı ki, Türk lirasının değer kaybı ile yeniden yükselişe geçen petrol fiyatları enerji harcamalarında tırmanış yaşanacağı anlamına gelmekte. Bu noktada, azalan dış ticareti güçlendirmenin önemi bir kez daha ortaya çıkmakta.