Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Türkiye’nin kıtadaki etkisini artırmak maksadıyla Kenya ve Uganda’ya resmi ziyaret düzenlemektedir. Bu ziyaretler sadece ticari bağları kuvvetlendirmek için değildir.
Aslında Türkiye’nin Afrika’ya olan ilgisi çok daha eski döneme, Mesut Yılmaz’ın Başbakanlık yaptığı 1998 yıllarına kadar uzanmaktadır. O zamanlarda her ne kadar bu kadar ciddi hamleler yapılmamış olsa da (Türkiye’nin kendi içindeki sorunlardan ötürü) bölgenin ekonomik anlamda büyük bir potansiyele sahip olduğunun farkına varılmıştı. Son birkaç yıldır Çin, Brezilya ve Hindistan da bölgedeki varlığını büyütmek maksadıyla planlar yapmaktadır.
Gerek Uganda gerekse Kenya’da müslüman cemaat hızla büyümektedir. Daha önceki Somali’ye de ziyaret düzenleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu ülkenin Batı tarafından terk edildiğini fakat Türkiye’nin kendilerini çok iyi anladığını ve onları yalnız bırakmayacağını dile getirmişti.
Kenya, Türkiye açısından önemli bir Pazar niteliğindedir. Türkiye’nin ülkeye geçen sene yaptığı 131 milyon dolarlık ticaretin büyük bir bölümünü motor parçaları, un ve traktör oluşturmaktadır. Yaklaşık 40 kadar Türk firmasının faaliyet gösterdiği ülke, enerji altyapısında yatırıma ihtiyaç duymaktadır. Eğer ilişkileri güçlendirecek adımlar atılırsa, inşaat, kozmetik, gıda, tarım ve moliyacılık sektörleri de bu pazara girebilir.
Adalet ve Kalkınma Partisi, son on dört yıl içerisinde Afrika ile olan ticaret hacmini yaklaşık altı kat artırmıştır. 2002 yılından bu yana Türkiye’nin kıtada sahip olduğu elçilik sayısı ise iki katına çıkmıştır.
Türkiye’nin bu kıtada önemli bir konuma erişme çabaları sevindirici bir gelişmedir. Son donemde Rusya ile yapılan ticaretin sığlaşması, petrol fiyatlarındaki artış ve Türk lirasının değer kaybetmesi gibi negatif unsurlar varolan ticaret bağlarının daha da kuvvetlendirilmesini gerektirmektedir.
Mevcut ticaret bağlarının sıkılaştırılması ülke ekonomisine yönelik endişeleri de azaltacağından borçlanma oranlarının dizginlenmesine de katkıda bulunacaktır. Ahmet Davutoğlu’nun istifa etmesi ile kaşanan kargaşa Türkiye’nin dış borçlanma oranlarını Rusya’nınkine yakın bir düzeye getirmiştir.
Ekonomistlere göre Türkiye’nin cari açığı bu yıl içerisinde %4.6 oranında artacaktır. Amerika Merkez Bankası’nın bu sene içerisinde faiz oranlarını iki kez artırması söz konusudur ve bu durum yabancı paranın ülkeden kaçması riskini beraberinde getirmektedir.