Forex piyasasında bireysel olarak işlem yapan yatırımcıların büyük bir çoğunluğu ya kendilerini belli başlı birkaç parite ile sınırlamakta ya da listelerinde gördükleri her para birimine saldırmaktadırlar. Peki bu neden kaynaklanmaktadır?
İlk örneği ele alacak olursak, yatırımcıların kendilerini EUR/USD ve GBP/USD gibi belli başlı paritelerle sınırlandırmasının temelinde şu sebeplerin bulunduğunu görmekteyiz:
Bu pariteler genellikle Avrupa ve Kuzey Amerika seansları içerisinde hareketlilik göstermektedir.
Alım-satım farkları (spread, makas) düşüktür.
Bu pariteler üzerinde teknik analizler olumlu sonuçlar elde edebilmektedir. Aynı zamanda en popüler al-sat sistemleri bunların karakteristik yapısına göre tasarlanmıştır.
Pek çok parite veya yatırım aracı üzerinde işlem yapmanın vermiş olduğu stres ve karmaşadan uzak kalma arzusu.
İnternet üzerinde bulunan materyallerin büyük bölümünün bu paritelere ait olması.
Bu sebepler kendinizi sadece EUR/USD ve GBP/USD gibi paritelerle sınırlandırmanız için yeterli midir? Bana göre bunlar hiçbir geçerlilik ifade etmemektedir. Yatırımcıların işlere daha sofistike bir açıdan bakmasında yarar vardır:
Neticede, Avrupa ve Kuzey Amerika seansları esnasında hemen her para birimi için yeteri kadar likidite mevcuttur.
Majörlere kıyasla biraz fazla olan alım-satım farkları normal vadelerde işlem yatırımcılar açısından pek de büyük bir sorun değildir.
Teknik analize daha az yatkın pariteler için de kazançlı işlem stratejileri geliştirilebilir.
Eğer ne yaptığınızı biliyorsanız ve işlemleriniz belirli bir plan çerçevesinde ilerliyorsa, kafanızı karıştıracak bir kaos yaşanmayacaktır.
İnternet üzerinde bulabileceğiniz pek çok işlem stratejisinin sonunda "EUR/USD ve GBP/USD paritesi dışındaki diğer pariler için de kullanabilirsiniz" ifadesi yer almaktadır. Prosedürünü mükemmel hale getiren bir cerrahın, operasyon için yoldan geçen birini çevirmesi gibi!
Birkaç parite üzerinde işlem yaparken, büyük denizde yüzmeye geçiş yapmak için bilmediğiniz sistemleri kullanmanız tabi ki pek de iyi sonuçlar vermeyebilir. Diğer deryalara açılmanız daha kontrollü bir şekilde gerçekleşmelidir. Siz de öncelikle EUR/USD paritesi ile başlayan ve bu pariteden sıkıldığı için aynı stratejileri farklı araçlarda deneyen yatırımcılardan birisi haline gelmeyin.
Majörler haricindeki pariteler üzerinde neden işlem yapmanız gerektiğini daha net görebilmeniz için rakamlara biraz daha yakından bakalım. Aşağıdaki tabloda bazı paritelerin sene içerisinde yaşadıkları maksimum dalgalanma oranları bulunmaktadır. Bu tablo sizin de gördüğünüz üzere üç takvim yılını kapsamaktadır. Maksimum dalgalanma, kaldıraç etkisi olmadan o pariteden kazanabileceğiniz en yüksek oranı göstermektedir.
Bu istatistiklere baktığımızda gözümüze çarpan ilk husus EUR/USD, GBP/USD, USD/CHF ve USD/CAD gibi majörlerin en sınırlı dalgalanmaları gerçekleştirdikleridir. Tabloya göre EUR/USD paritesi 2013 yılının en kötü performansını sergileyen parite konumundadır. 2011 ve 2012 yıllarında ise aynı durum GBP/USD paritesinde gözlenmiştir.
Son yılların en ilginç tablosu ise Japon yeni tarafından çizilmiştir. Japon yeni karşısında diğer tüm para birimlerinin alınması işlemleri en büyük kazançları getirmiştir. Görüldüğü gibi Japon yeni sadece Amerikan doları karşısında değil, Euro ve İngiliz sterlini karşısında da büyük oranda değer kaybetmiştir. Japon yeni manşetlerdeki yerini almadan önce bile İsviçre frankı karşısındaki değişimi dikkatten kaçmamaktadır. İsviçre frankının 2010 ve 2011 yıllarında güçlü bir yükseliş akımı içerisinde kalması CHF/JPY paritesine büyük bir hareket yaşatmıştır.
Son olarak, AUD/USD paritesinin EUR/USD ve GBP/USD paritesine oranla daha geniş bir dalgalanma sergilediğine dikkat çekmek istiyorum.
Bu tablodan elde edilen veriler, Japonya saatinde uyudukları için -veya çaprazlarına uygulanan alım-satım farkının göreceli olarak fazla olduğu- Japon yenini dikkate almak istemeyen yatırımcıların düşüncelerini bir daha gözden geçirmelerine yol açacaktır.
GBP/JPY gibi pariteler üzerinde işlem yapmak EUR/USD üzerinde işlem yapmaktan daha kolay olsaydı rakamlar pek bir anlam ifade etmeyebilirdi. Zorluk aranı %50 fazla olsa bile, eğer ödül %300 gibi bir rakama denk geliyorsa, alacağınız ekstra riske değecektir. Paritelerin hareket aralığına göre yaptığınız işlemin büyüklüğünü ayarlamanız ve daha geniş stop-loss seviyeleri seçmeniz alacağınız riski kontrol altında tutmanıza yardımcı olacaktır. Eğer büyük hareketleri başlarken yakalayabilirseniz, masadan kalkarken sağlayacağınız avantaj potansiyeli de artacaktır.
Büyük dalgalanmalara rağmen, Japon yeni ve çaprazları üzerinde işlem yapmanın zor olduğu iddialarını incelemek yerinde olacaktır. Oynaklık daha fazla gözlense bile, yatırımcıların 4-saatlik grafikleri tercih ederek geniş stop-loss seviyeleri seçmemeleri için hiç bir aksi neden görememekteyim. Eğer bu pariteler üzerinde işlem yapmak zorsa neden zaman sarf edesiniz? Majörler üzerinde işlem yaparken Japon yeni ve çaprazları üzerinde daha geniş vadeli işlemler test edebilirsiniz.
Kısaca özetlemek gerekirse: her zaman tablonun geneline bakmalısınız. Son üç yılın her birinde bir paritenin star haline geldiğine dikkat edin. 2011 yılınnın starı CHF, 2012 ve 2013 yılının starı ise JPY olmuştur. Eğer bu yıldızları işlemlerinize dahil ederseniz işler değişebilir. Avustralya doları ve Japon yenini 2014 yılındaki işlemlerinize katmayı değerlendirebilirsiniz. Tabi majörlere bağlı kalmak gerekirse, Amerikan doları sizinledir.
Neticede, majörler ile çaprazları aynı yolla alıp satmak zorunda değilsiniz. Tabi karşınıza çıkan durumları da iyi değerlendirmelisiniz. Örneğin EUR/USD ve USD/JPY pariteleri üzerinde aynı zamanda uzun pozisyon açmanız demek EUR/JPY paritesinde uzun pozisyon açmak ile aynı anlama gelecektir. Diğer bir deyişle çaprazlar üzerinde ayrıca teknik analiz yapmak zorunda kalmayabilirsiniz.