İsviçre Merkez Bankası'nın Sürprizinden Bir Yıl Sonra

Forex piyasası bundan bir yıl kadar önce, 15 Ocak 2015 tarihinde, İsviçre Merkez Bankası'nın ülkenin para birimini Euro'ya sabitleme politikasından (EUR/CHF paritesinde tabanı 1.20 olarak tutmaktan) vazgeçtiğini bildirmesiyle başlayan bir krizle sallanmıştı. Likiditenin neredeyse sıfıra indiği 45 dakikalık süre içinde İsviçre frangı diğer para birimleri karşısında yaklaşık %30 değer kazanmıştı - bu da aracı kurumların pozisyonlarından çıkabilmelerini imkansız hale getirmişti. Zarar durdurma (stop-loss) seviyelerinin emirlerdeki seviyelerden gerçekleştirilememesi 3:1 oranından fazla kaldıraç kullanan (Forex piyasası için küçük bir kaldıraç oranı) yatırımcıların hesaplarının buhar olmasına yol açmıştı. Pek çok broker milyonlarca dolar kaybetmişti - bunların arasında en öne çıkanı dünyanın en büyük ve saygın kurumlardan biri olan FXCM de yer almaktadır. İflas etme tehlikesi ile burun buruna kalan FXCM, Leucadia'dan 300 milyon dolar borç alarak hayatta kalmayı başarmıştır.

İsviçre Merkez Bankası krizi modern Forex çağının en vahşi ve tehlikeli olayı olarak kayıtlara geçmiştir. İsviçre frangı gibi dünyanın en başta gelen rezerv para birimlerinden birisinin sadece dakikalar içinde %25 değer kazanması ve bu vakada büyük bankaların likidite temin etmemesi akla sığmamaktadır. Bu olaya benzetebileceğimiz tek örnek "Kara Çarşamba" olacaktır: George Soros'un fonunun İngiltere Merkez Bankası ile (sterlinin Alman markına çıpası üzerine) yaptığı savaşı kazanması sonrasında İngiliz sterlini 1992 yılında Döviz Kuru Mekanizması'ndan çıkarılmıştı. Tabi bu olay çok uzun zaman önce gerçekleşmiştir ve o dönemlerde döviz piyasası bireysel kullanıcılara hizmet veren aracılardan yoksundu.

Bu krizin üzerinden artık bir yıl gibi bir zaman geçmiştir ve burada kendimize sorduğumuz şey yatırımcıların davranışlarında nasıl bir değişim meydana geldiğidir.

Forex Piyasası Yatırımcıları Üzerindeki Etkiler

Forex yatırımcılarının büyük bir bölümü İsviçre Merkez Bankası krizinden zarar görmemiştir. Fakat uzun vade akımdan faydalanmak isteyip de İsviçre frangı üzerinde kısa olan kişiler ciddi zararlar görmüşlerdir; 4:1 oranından fazla kaldıraç kullananlar hesaplarını kaybederken, yüksek kaldıraç kullananlar -ve yüklü bir pozisyon taşıyanlar- kendilerini beş altı haneli eksi (aracı kurumlarına borçlu) bir bakiye ile karşı karşıya bulmuşlardır.

Tabi ters yönde bir sürpriz ile karşılaşanlar da olmuştur. İsviçre frangı üzerinde uzun pozisyon taşıyanlar ise İsviçre Merkez Bankası'nın kararı ertesinde ciddi kazançlar elde etmiştir. Tabi kazanç realizasyonları emirlerinde gözlenen kayma stop emirlerinin maruz kaldığı kaymanın yanında devede kulak kalmıştır - yani aracı kurumlar bu konuda pek de cömert olmamıştır.

Genel çoğunluk ne negatif ne de pozitif etki hissetmese de bu olaydan edinilen tecrübe pek çok kişi tarafından not edilmiştir.

1- Eksi bakiye koruması sunan aracı kurumlara talep artmıştır. Diğer bir deyişle, yatırımcıların aracı kurumlarına borçlanmaları mümkün olmamaktadır.

2- Merkez bankaları tarafından bir başka para birimine çıpalanan paraların çok büyük riskler taşıyabileceği bilinci herkese yayıldı (İsviçre frangı Euro'ya çıpalanmıştı).

3- Forex piyasasının genel olarak, hisse senetleri ve emtialara kıyasla daha riskli olduğunu idrak edildi  - çünkü bu piyasalardaki dalgalanmalar daha küçük düzeylerde olmaktadır.

4- İsviçre Merkez Bankası'nın döviz çıpası uygulamasını bırakmadan birkaç gün önce yaptığı açıklamalarda belirlenen tabandan uzaklaşma olmayacağını vurgulaması yatırımcıların merkez bankasına duydukların inancı sarsmıştır.

5- Likiditenin kurumasında aracı kurumlarının bir payı olmadığı kabul edilse (neticede bu kurumlar likidite temin edenlere mahkumdur) de aracı kurulmasa hissedilen güven erozyona uğramıştır.

6- Kaldıraç korkusu biraz daha artmıştır; daha doğrusu, olması gerektiğinden fazla kaldıraç kullanımının yatırım hesabına neler yapabileceği çok daha net bir şekilde gözler önüne serilmiştir.

Şimdi bir de aracı kurumların İsviçre Merkez Bankası krizinden nasıl etkilendiğine göz atalım. Aracı kurumların yaşadıkları doğal olarak yatırımcıların yaşadıklarının diğer tarafındadır.

Aracı Kurumlar Üzerindeki Etkiler

İsviçre Merkez Bankası krizinin yaşandığı dakikalarda finansal bir kaosun baş göstereceği ve neticesinde birçok brokerin havlu atmak zorunda kalacağı -yani iflas edeceği- tahmin ediliyordu. Aslında bu tahminlerin çok abartılı olduğu bir süre sonra ortaya çıkmıştır; sonuçta ancak firma iflas bayrağı çekmiştir. FXCM'in mutlak suretle bir yardıma muhtaç kaldığının anlaşılması ertesinde firma hisseleri 1 USD aşağısına inmiştir. Fakat görünüşe göre FXCM bu fırtınadan kurtulmak konusunda muvaffak olmuştur.

Krizin en ilginç taraflarından birisi piyasadaki en iyi fiyatı müşterilerine aktaran "gerçek" aracı kurumların en büyük kayıplara maruz kalmasıdır. Bu durum piyasa yapıcı olmanın popülerliğini yeniden artırmış görünmektedir. Örneğin, FXCM artık "işlem masası" türünde hesap seçeneği de sunmaktadır.

Eksi bakiye koruması sunan aracı kurumlarda değişik durumlar karşımıza çıkmaktadır. Daha önce Eksi bakiye koruması sunan aracı kurumların pek çoğu bu uygulamaya bir son vermiştir (özellikle FXCM ilk dikkati çekendir). Bütün bunlara rağmen, geçmişte bu korumayı sunan aracı kurumların bazıları izledikleri politikadan vazgeçmemiştir. Bu kurumlar yatırımcıların en büyük kabusu haline gelen bu korkuyu şimdi kendilerine müşteri çekmek maksadıyla kullanmaktadır. Tabi ki aracı kurumların büyük bir kısmı müşterilerinin kendilerine ciddi miktarlarda borçlandığı bir durum içinde kalmışlardır. Fakat firmaların müşterilerinden tahsil edecekleri bu borçlar ancak kağıt üzerinde iyi durmaktadır - zira borcu tahsil etmenin masrafı borcun kendisinden daha pahalıya patlayabilir. Bunun farkına varan forex yatırımcıları, eksi bakiye koruması sunan aracı kurumlarına, borçlarının yarısının silinmesi durumunda gerekli parayı yatırabilecekleri blöfünü kullanmışlardır.

Kaldıraç sorunu ön plana çıkmıştır. Rakamlara bakıldığında anlaşılan odur ki, bakiyesi büyük rakamlara ulaşan hesapların önemli bir kısmı çok yüksek kaldıraçla işlem yapan tecrübesiz yatırımcılara aittir. Denetleyici kuruluşların kaldıraç konusuna yönelik sınırlandırmalar getirmesi gerektiği tartışılmıştır. Bu yönde bir gelişme yaşanmasa da aracı kurumlar sundukları maksimum kaldıraç oranını azaltmışlardır - yine de, bu sınırlandırma tüm yatırım araçlarından ziyade daha riskli olan para birimlerini kapsamıştır.

Bu sorunları değerlendiren piyasa uzmanları denetim mekanizması rolündeki kurumların ilgisinin arttığını gördüklerinden dolayı bireysel kullanıcılara hitap eden Forex aracı kurumlarının işinin bir hayli zorlaşacağına kanaat getirmişlerdi. Fakat bugün bu korkuların tamamen yersiz olduğu ortaya çıkmıştır. Firmalara göre bireysel yatırımcılardan elde edilecek kazançlar verilen kayıplardan çok daha fazladır.

 

Adam Lemon
About Adam Lemon
Adam Lemon, finansal piyasalarda 12 senelik tecrübeye sahip olan ve 6 yılını Merrill Lynch’te geçirmiş bir forex uzmanıdır. Adam, İngiltere Menkul Kıymetler ve Yatırım Enstitüsü tarafından verilmiş olan Fon Yönetimi ve Yatırım Uzmanlığı sertifikasına sahiptir.

En Sık Ziyaret Edilen Broker Değerlendirmeleri