Kullandığım başlık size biraz dramatik gelmiş olabilir fakat söyleyeceklerime bir kulak verin.
Burada asıl sorun göstergelerin kendisinden ziyade yatırımcıların bu göstergeleri kullanış şeklidir. Doğal olarak, işin özü hangi göstergeyi kullandığınızda değildir; üzerinde durmamız gereken en önemli husus seçtiğiniz göstergenin neyi ölçtüğü ve sizin bu ölçümü işlem stratejinize nasıl entegre ettiğinizdir.
Tecrübelerime göre göstergeler yeni başlayanların iyi bir yatırımcı olmayı öğrenmesinin önüne geçerken sadece hesaplarındaki paranın buharlaşmasına yardım etmektedir. Tanıdığım veya duyduğum başarılı yatırımcıların neredeyse tamamı, göstergelerin kendilerine bir ilaç olmadığının farkına vardıkları bir güne tanıklık ettiklerini söylemektedir (gerçekleri görmenizi sağladıklarına göre demek ki bir işe yarıyorlarmış!).
Göstergelerden neden nefret ettiğimi daha detaylı bir şekilde açıklayabilmem için öncelikle piyasanın temelini inceleyelim: Forex piyasasında neler işe yarar veya yaramaz ve göstergeler ne zaman devreye girer.
Gerçek İşlem Perspektifi
İşlem “perspektifi”, bir yatırm aracının fiyatının hangi yönde hareket edeceğini anlamak için kullanılan strateji olarak da tanımlanabilir. Böyle bir yaklaşıma sahip olmadan, komisyon (alım-satım farkı) ve kayma gibi faktörler yaptığınız işlemleri bir kumardan farksız kılacaktır. Diğer bir deyişle, piyasayı yenebilecek bir “perspektif” sahibi değilseniz para kaybetmeniz ve zaman içerisinde birikiminizin tamamını yitirmeniz kaçınılmazdır.
Peki, uzmanlar ve akademisyenler tarafından test edilmiş ve size yararlı olacak “perspektifler” mevcut mu? İşin sevindirici yanı, az da olsa, sizin bu piyasada başarılı olmanıza katkıda bulunacak perspektifler bulunmaktadır. Bunları beş kategoride inceleyebiliriz:
1- Akım Takibi / Momentum: Eğer fiyatlar belirli bir döneme kıyasla yukarıda veya aşağıda ise, bu doğrultudaki hereketine devam etmesi muhtemeldir.
2- Kutup Değiştirme: Eğer piyasa ortalamasından belirgin bir şekilde uzaklaşmışsa, aynı yöndeki hareketin sürmesi olasıdır.
3- Seansların Kendine Has Özellikleri: Para birimleri veya emtialar günün bazı saatlerinde normalden çok daha hareketli seyir izlerler - bazı finans merkezlerinin açılış ve kapanış saatleri hacmi ciddi oranda etkiler.
4- Haberler / Ekonomik Raporlar: Politika sahnesinden gelecek açıklamalar, seçimler, referandumlar, ekomoni zirveleri, ekonomik raporlar ve merkez bankalarının para politikalarına yön evrdikleri toplantılar
5- Temel Analiz: Bir ülkenin ekonomik yapısı akımların kaynağını oluşturabilir.
Artık Forex piyasasında kazancı getirecek “perspektifleri” tanımladığımıza göre en önemli soruya, bu konuda bize yardımcı olabilecek bir göstergenin olup olmadığı sorusuna, geçebiliriz. Bir profesyonel olarak size böyle bir göstergenin var olduğunu söyleyebilirim. O gösterge, sadece basit bir saattir. Haberleri ve ekonomik raporları önceden yayınlanan takvimde belirtilen zamanlarda izleyebilirsiniz. Temel analiz ise makroekonomik verilere dayanmaktadır. Bunların hiç birisini işlem platformunaki fiyat hareketine dayanan standart göstergeler yapamaz (tabi ki bazı işlem platformlarına yükleyebileceğiniz yardımcılar işleri sizin açınızdan görsel olarak bir hayli kolaylaştıracaktır).
Göstergelerin size fayda sağlayabileceği iki alan bulunmaktadır: fiyat akımları ve ortalama fiyat. Yatırımcılar, uzun vadeli akımların fiyatları bir hayli geniş bir dönemde yönlendirebildiğinin farkına varmışlardır. Kısa vadede gerçekleşen hareketler ise en nihayetinde uzun vadeli akıma geri dönecektir. Bunun anlamı, hareketli ortalamalar, göreceli güç göstergesi (RSI) ve stokastik gibi göstergeleri yolu takip etmekte kullanabileceğinizdir. Göstergelerin bir tek sorunu vardır; o da kendilerini nasıl ayarlanmaları gerektiğini size söylememeleridir. İşin sırrı, belli bir sihrin bulunmadığıdır; geçmişi inceleyerek bazı iyi cevaplar elde edebilirsiniz. Maselef bu noktada daha kötü bir durum ile karşılaşabilirsiniz zira göstergeler ile yapılan testler aşırı modifikasyonlar dolayısıyla yanlış cevaplar üretebilirler. Yatırımcıların en büyük hatası bir göstergeyi belli bir zaman diliminde ele almaları ve en iyi sonucu verecek rakamı aramaya yönelmeleridir. İstediğiniz “ideal neticeyi” üretmeniz biraz tehlikeli olabilir. Doğru olan, kabul edilebilir zaman aralıklarındaki grafikleri tamamında çözüm sağlayabilecek bir yaklaşım bulmaktır.
Kendi Zekanıza Güvenin
Döviz piyasasında yapabileceğiniz en iyi buluş, akımı tayin edebilecek en iyi yöntemin fiyatların X ay öncesine nazaran ne noktada bulunduğuna bakmak olduğudur. Bu sayede pozisyonunuzu zamanın akışına bırakırken kayıplarınızı kısa tutabilirsiniz. Bu taktik, bildiğiniz akım tayininde kullandığınız standart göstergelerden daha verimlidir. Son 15 senelik dönemi kapsayan veriler ile majör pariteler üzerinde değerlendirme yaptığımızda 1 ay ila 12 ay arasındaki geriye yönelik bakışın olumlu sonuçlar verdiğini görebiliriz. Elde edilen sonuç gerçekten tatminkardır ve bu performansı veren bir gösterge yoktur (göstergeler arasında bu sonuca en yaklaşan RSI’dir).
Bu yöndemin zorlayıcı yanı kısa vadede ortaya çıkmaktadır; örneğin günlük ve daha kısa vadeli grafiklerde. Fiyat hareketleri, ortalamasına geri dönme eğilimi sergilemektedir. Bu noktada muhteşem bir ipucu yakaladığınızı düşünebilirsiniz; saatlik grafik üzerine Bollinger bandı yerleştirmek suretiyle işlem deneyebilirsiniz. Fakat istatistiksel bir yaklaşımla baktığınızda elde edilen kazancın çok küçük olduğunu görebilirsiniz. Burada şansınızı artıracak tek unsur uzun vadeli grafiklere bakarak genel hareketin nsıl bir yapıya (dalgalı, yatay veya akıma bağlı) sahip olduğuna karar vermektir.
Son olarak dile getirmek isteğim konu göstergelere aşırı bağımlı hale gelmeniz kendi zekanızı kullanmanızın önüne geçmektedir. Fiyatların zaman içerisinde değişen piyasa koşullarında nasıl davranış sergilediğini kavramanız size çok şey kazandıracaktır. Bilginize dayalı hisleriniz göstergelerin sizi yanıltacakları durumlardan koruyacaktır. İnsan zekası, matematik formüllerinden daha güçlüdür.
Göstergeleri daha geniş çapta zekice amaçlara yönlendirebilirsiniz.