… Ve Amerikan halkı Barack Obama’yı dört sene daha Birleşik Devletlerin başkanlığını yapmak üzere görevlendirdi. Seçim Koleji esasına göre yapılan seçimlerde Başkan seçilebilmek için gereken (en az 270) delege sayısının üzerine çıkan Barack Obama’nın zaferini, Mitt Romney’in de onaylaması ile baş başa giden bir rekabet noktalanmıştır. Romney popüler oylarda önde olmasına rağmen, seçimlerde önemli olan toplam oy sayısı değildir.
Temsilciler Meclisinin kontrolü Cumhuriyetçilerin elinde kalırken, Senatonun kontrolü ise Demokratların oldu. Bunun anlamı; Başkan Obama yeniden seçilmiş olsa da yasama sürecinde zorluklarla karşılaşacaktır.
Bay Obama’nın yeniden başkan seçilmesine piyasaların ilk tepkisi sessizlik olarak gelmiştir. Bunun anlamı; işlerin olduğu gibi devam edeceğine kanaat getirildiğidir. Yönetim değişmediğinden, finansal ve hisse senedi piyasalarında bir değişiklik ortaya çıkmayacaktır. Öte yandan, Amerika’nın bir an önce çözüm üretmesi gereken “mali uçurum” eşiğindedir. Bu uçurum dünyanın en büyük ekonomisini resesyona sürükleyecek kadar ciddi bir durumdur. Amerika’da yaşanacak bir resesyon diğer ekonomileri de etkileyecektir.
Mali uçurum, ortak bir bütçe üzerinde anlaşılamaması durumunda uygulanacak otomatik harcama kesintileri ve vergi artırımlarını kastetmektedir. 600 Milyar dolar bütçe kesintisi ve vergilerin bütçe açığını azaltmak için yükseltilmesi anlamına gelmektedir. Analizciler, bu uygulamaların otomatik bir biçimde meydana çıkmasının, Amerikan ekonomisinin toparlanma sürecini tehlikeye atacağı endişesini duymaktadır. 2011’de her iki tarafın da desteklediği bir anlaşmanın gecikmesi federal hükümetin zor bir durumda kalmasına neden olmuştu. Seçimlerde bu durumun sorumlu olarak gösterilmek istemeyen Cumhuriyetçiler uzlaşma yoluna giderek sorunu seçim sonrasına atmayı desteklemişti. Şimdi Amerikalı politikacıların aralarındaki farkları bir kenara bırakıp (ülkeyi zor durumda bırakacak bir tehlikeyi ortadan kaldırmak için) bütçe üzerinde bir uzlaşma sağlayıp sağlayamayacakları merakla beklenmektedir. İnanabileceğimiz bir değişim, öyle değil mi?