Japonya Ekonomisi Küçülüyor - 14 Kasım

Dünyanın üçüncü büyük ekonomisi olan Japonya ihracatta da lider ülkelerden birisidir. Dünya ekonomisi yavaşlamakta ve talep de azalmaktadır. Bu yüzden, ihracat yapan bir ülkenin acı çekmesi şaşırtıcı değildir. Yakın zamanda açıklanan verilere göre Japon ekonomisi 3üncü çeyrekte, bir önceki çeyreğe oranla %0.9 küçülmüştür. Bunun anlamı yıllık büyüme oranı %3.5 düzeyine gerilemiştir.

Çin, Japonya’nın en büyük ticaret ortağıdır ve bu iki ülke arasındaki ilişkiler (ticaret dahil) Batı Çin Denizinde bulunan üç ada yüzünden gergin hale gelmiştir. İki tarafında Senkaku (Japonca) / Daiyou adalarından vazgeçmek istememesi yüzünden kimsenin istemeyeceği çirkin bölgesel bir çekişme ortaya çıkmıştır. Tayvan’ın da hak iddia ettiği bu adalar için üçlü, dostane bir anlaşma sağlanamaması durumunda Birleşmiş Milletler nezdinde bir çözüm bulunması hayalleri de suya düşmüştür.

Japonya’nın diğer bir derdi ise, para birimi Yen’in güvenli liman olarak görülmesidir. Yatırımcıların bu tercihi ekonomik temellere dayanmasa da, yapılan alım işlemleri Japon Yen’inin diğer para birimleri karşısında güçlenmesine sebep olmaktadır. Güçlü Yen, (Japon ürünlerini ithal edenlerin daha çok ödeme yapması anlamına geldiğinden) Japonya’nın yaptığı ihracat üzerinde baskı oluşturmaktadır. 2012 senesinin Mart ayından bu zamana kadar Japon Yen’i, Euro karşısında %8.5, Amerikan doları karşısında ise %5 değer kazanmıştır. Amerika Birleşik Devletleri ve Avrupa, Japonya’nın ihracat yaptığı en önemli piyasalardır.

Japonya Merkez Bankası ekonomiyi teşvik etmek ve güçlendirmek amacıyla bir dizi tedbirler almaya devam etmektedir. Merkez bankası yakın zamanda (tahvil alımları ile) piyasaya 136 milyar dolar pompalayacağını duyurmuştu. Bu sayede uzun vadeli borçlanma oranlarının düşürülmesi hedeflenmiştir. Merkez bankası aynı zamanda, 3üncü çeyrekte %0.5 azalan yerel tüketimi artırmak için bankalara limitsiz kredi sağlayacağını da açıklamıştı.

Yen ekonomik güçlere sonsuza dek karşı koyamayacaktır. Her şeyden önce Amerika ve Avrupa’ya olan güvenin tazelenmesi gereklidir. Amerika’nın ve Avrupa’nın yaşadığı ciddi problemlerin yakın zamanda çözümlenmesi ihtimali olmasa da, bu durum sonsuza dek sürmeyecektir.