Liberal Demokratlar Yeniden İktidarda - 18 Aralık

Elli senelik iktidarın ardından 2009 yılındaki seçimleri kaybeden Liberal Demokratik Parti, dün yapılan seçimleri kazanarak yeniden göreve gelmiştir. Yaşanan deprem ve tsunami ile sarsılan Japonya, aşırı değerlenen para birimleri ile baş etmek zorunda da kalmıştır. Son üç sene içerisinde üç başbakan değiştiren ülke, Shinzo Abe’nin başkanlığını yaptığı Liberal Demokratik Partiye yeniden hükümeti kurma görevi vermiştir. Seçimlerin ardından Liberal Demokratik Parti, 480 kişilik parlamentoda (koalisyon partisinin desteği ile) 300 koltuğa sahip olmanın keyfini çıkarmaktadır. Yeni Komeito Partisi ile üçte iki çoğunluğu kontrolüne alan Shinzo Abe, üst senato kararlarını geri çevirme gücüne de sahip olmuştur.

Görevden ayrılan Japon Demokratik Parti daha önce sahip olduğu 230 koltuktan sadece 57’sini koruyabilmiştir. Bu sonuç neticesinde eski başbakan Yoshihiko Noda, partisinin liderliğinden ayrıldığını belirtmiştir. Seçimler öncesinde Japon yenini zayıflatacakları vaatlerinde bulunan Liberal Demokratik Parti sayesinde hisse senedi piyasayı tırmanışa geçmişti. Bugün de Nikkei endeksinin %1 artış gösterdiğini ve Japon yeninin de Amerikan doları karşısında son 20 ayın en düşük seviyesine geldiğini görmekteyiz.

Liberal Demokratik Parti, Japonya Merkez Bankasının para birimini zayıflatacak güçlü tedbirler almasını istemektedir. 20 yıldır ülkeyi etkileyen deflasyonun da önüne geçmeye çalışılmalıdır. Shinzo Abe, Japonya Merkez Bankasının hükümetin kontrolü altına girmesinin de iyi olacağını belirtmiştir. Fokuku Sermaye Yönetimi başkanı Yuuki Sakuri, BBC ile yaptığı görüşmede: “Shinzo Abe’nin merkez bankasına yönelik yasaları değiştirmek istemesi ve agresif gevşeme planları yapması büyük endişe vericidir. Döviz piyasası, yapısal reformlar çıkarılana kadar zaman kazanmak için kullanılabilecek bir araçtır. Liberal Demokratik Partinin yapması gereken bu köklü reformlardan bahsetmemesi üzücüdür” demiştir.

Shinzo Abe, Japonya’nın pasifist tutumunu bırakarak dış politikasını sıkılaştırması gerektiğini de düşünmektedir. Bu tutum, Çin ile Japonya’nın arasındaki tansiyonun artmasına neden olan (Batı Çin Denizindeki) adalar sorununun çözülmesi açısından pek de yapıcı olmayabilir.