Avrupa Komisyonu Başkanı Jose Manuel Barroso, Euro’nun hayatta kalacağına dair endişelerin ortadan kalktığını ve ortak para birimin var olmaya devam edeceğini düşünmektedir. Barroso’nun analizine göre, 2012 yılının Ekim ayı Euro için bir dönüm noktası niteliğindedir. Bu tarihte Avrupa Merkez Bankasının sorunlu ülkelerin tahvillerini sınırsız miktarlarda alarak borçlanma oranlarını kontrol altında tutmaya kararlı olduğunu açıklamıştı. Barroso, Avrupa Topluluğu liderlerinin Euro’nun geleceği için kendilerini adadıklarını piyasanın net bir şekilde anlamış olduğunu söylemektedir.
Portekiz’de yapılan bir toplantıda konuşan Barroso, ileriye yönelik atılacak adımlarda Avrupa Topluluğunun çeşitli kurumlarının birlikte ve amaçlarına uygun hareket etmesinin öneminden de bahsetmiştir. Politik birliğin bir gereklilik olduğunu belirten Barroso, Avrupa Topluluğunun yüzleştiği ekonomik sıkıntıların da zorlu bir durum ortaya çıkardığına dikkat çekmiştir.
Bu gözlemi, Avrupa Bölgesindeki işsizlik oranının %11.8 seviyesine ulaşması da doğrulamaktadır. Rakamlar bir önceki aya oranla %0.1 artış göstermiştir. İşsizlik rakamlarına Avrupa Topluluğu genelinde bakıldığında açıkta olan işgücü oranının değişmeden %10.7 seviyesinde kaldığı ortaya çıkmaktadır. Avrupa Topluluğuna ait işsizlik oranlarını incelediğimizde, sıralamada birinci olan İspanya’nın %26.6 ile en kötü durumda olduğu görünmektedir. Euro Bölgesi işsizlik sıralamasında ikincilik ise %20 ile Yunanistan’a aittir. Denklemin diğer tarafına baktığımızda ise boşta olan işgücünün en az olduğu ülkenin Avusturya olduğunu görmekteyiz (işsizlik oranı %4.5). Avusturya’dan hemen sonra %5.1 ile Lüksemburg gelmektedir. Avrupa’nın dinamosu olarak kabul edilen Almanya’da ise işsizlik oranı %5.4 seviyesindedir.
Veriler, Euro Bölgesinde işsizlikten etkilenen en büyük grubun genç toplum olduğunu göstermektedir. 25 yaşının altında bulunan bireylerin işsizlik oranı %24.4 olarak belirlenmiştir. Avrupa Topluluğu geneline bakıldığında bu rakamda biraz düşüş görülmektedir (%23.7). İşsizliğin yarattığı sosyal ve ekonomik problemlerin dışında, bu veriler Avrupa Topluluğu liderlerinin de başını büyük ölçüde ağrıtmaktadır. Gelir vergilerinin düşmesi dolayısıyla kaynak akışındaki azalmanın yanı sıra artan sosyal güvenlik ödemeleri ile yüzleşen yine onlar olmaktadır.