Ağustos ayından bu yana Euro Amerikan doları, Sterlin ve özellikle de Japon yeni karşısında değer kazanmaktadır. Geniş çapta ele alacak olursak, bu durum Avrupa’da patlak veren borç krizinin ardından gelen gecikmiş bir düzeltmedir. Avrupa Merkez Bankasının AB/IMF yardımı alan ülkelere (borçlanma oranlarının kabul edilemez bir duruma gelmesi halinde) gerekli yardımı yapma sözü vermesi ilk ciddi yaklaşım olmuştur. Yeniden sağlamlaşan güven neticesinde başlayan ralli sonrasında Euro, Amerikan doları karşısında %12, Japon yeni karşısında ise %34 oranında değer kazanmıştır. Öte yandan, 2008 yılı parite değerlerine bakılacak olursa Euro’nun Amerikan doları karşısında %15, Japon yeni karşısında ise %25 aşağıda olduğu ortaya çıkmaktadır.
Avrupa Merkez Bankası Başkanı Mario Draghi, Euro’nun yaşadığı yükselişi güven faktörüne bağlamaktadır. Draghi yaptığı konuşmasında “Döviz kuru üzerinde bir hedef belirleme politikamız yoktur fakat kurlar büyüme ve fiyat istikrarı açısından önemlidir. Piyasa gelişmelerini yakından takip ediyor olacağız” demiştir. Forex piyasasının kalbine saplanan bu sözler neticesinde ortak para birimi %1 değer kaybetmiştir.
Draghi ekonomi konusunda tahminlerini belirtirken “Euro bölgesin karşılaştığı ekonomik zayıflığın 2013 yılının başlarında hissedilmeye devam edeceği beklenmektedir. 2013 yılının ilerleyen tarihlerinde, bizim destekleyici mali politikalarımız, finansal güven, azalan kırılganlık ve küresel iyileşme neticesinde ekonomik aktivitenin kademeli olarak düzelmesi söz konusu olacaktır” demiştir.
Avrupa Merkez Bankası faiz oranları değiştirmeden %0.75 seviyesinde bırakmıştır. Draghi, iş sektörünün güvenin yerine geldiğini fakat durumun halen kırılganlığını koruduğunu belirtmektedir. Güçlü bir Euro, ihraç edilen ürünlerin rekabetini zora soksa da Euro bölgesi içerisinde olan hammadde (ve kullanıma hazır ürünlerin) ihracatı daha ucuz bir duruma gelecektir.