Yakın zamanda Japonya’dan açıklanan veriler dünyanın üçüncü büyük ekonomisinin 2012 yılının son çeyreğinde %0.1 daralma yaşadığını göstermektedir. Ardı ardına üç çeyrektir yaşanan daralma ülkenin ekonomik durgunluk içerisinde olduğunu kanıtlamaktadır. Japonya’nın durgunluktan kurtularak %0.1 büyümeye geçeceğini tahmin eden analizciler için bu rakamlar tabi ki hayal kırıklığı yaratmıştır.
Shinzo Abe’nin yeni hükümeti ekonominin desteklenmesinin ilk önceliğe sahip olduğunu söylemiştir. Ekonomiyi yıllarca etkisi altına alarak yerel pazarın gelişmesini engelleyen deflasyonun üzerine bir çizgi çekebileceklerini ummaktadırlar. Diğer merkez bankaları gibi Japonya Merkez Bankası da benzer politikalar ile %2 enflasyon hedefini yakalamaya çalışmaktadır - tabi burada farklı olan durum, Japonya Merkez Bankasının enflasyonu bu seviyeye çıkarmaya çalışmasıdır. Deflasyon, ileride fiyatların düşmeyi sürdüreceği beklentisinde olan tüketicilerin pahalı ihtiyaçlarını ertelemesine neden olarak yerel talebin azalmasına yol açmaktadır. İş çevrelerini desteklemek ve tüketicilerin harcamalarını teşvik etmek için merkez bankası faiz oranlarını çok düşük seviyelerde (%0-0.1 aralığında) tutmayı sürdürmektedir. Merkez bankası enflasyon hedefi yakalanana kadar faizleri düşük seviyelerde tutmaya devam etme sözü vermekten de kurtulmuştur.
4üncü çeyrekte ortaya çıkan performansın bu kadar cansız olmasının kaynağında ithalat piyasalarında olan zayıf talebin yattığı düşünülmektedir. Japon yeninin son zamanlarda yaşadığı aşırı değer kaybı dikkate alınırsa, yabancı piyasalarda daha rekabetçi olabilecek Japon ürünlerine olan talebin artacağı söylenebilir. Bunun yanı sıra küresel talebin arttığı yönünde bulgular da gelmektedir. Değer kaybeden yenin bir diğer avantajı ise Japonların elde ettikleri kazançların (yabancı para birimi olarak elde edilen) Japon yenine çevrildiği zaman daha da fazlalaşacağıdır. Bunun anlamı gelecekte iş dünyasının yatırım yapacak daha çok sermayesinin olacağıdır.