Son aylar içerisinde şist petrolü hakkında pek çok haber ve makale görmekteyiz. Ben de bu yazımda, şist petrolünün ne olduğunu ve döviz piyasası ile nasıl bir ilişki içerisinde olduğunu anlatmak istiyorum; özelliklede şist petrolü ve Amerikan doları arasındaki ilişkiyi.
Petrol şisti en basit tabiri ile petrole dönüştürülebilen taş parçasıdır. Petrol şistinin bilimsel detaylarına ve kimyasal yapısına girmeyeceğim; yalnız bilmemiz gereken en önemli nokta bu mineralin bolluğu ve bu mineralden petrol elde edilmesi yönteminde yaşanan gelişmelerdir.
Klasik metotlar kullanılarak petrol şistinden petrol elde edilmesi için büyük miktarlarda su harcanması gerekmektedir. Bu yöntem aynı zamanda büyük oranda hava kirliliği yaratmaktadır. Eksi yöntemde, toplanan mineraller yeryüzüne çıkarıldıktan sonra arıtma işlemine tabi tutulmaktadır.
Birleşik Devletler dünyanın en büyük petrol şisti rezervlerine sahip ülkesidir. Buna rağmen, enerji ihtiyacının çok az bir bölümünü bu rezervleri kullanarak gerçekleştirmektedir. Bunun nedeni hem maddi hem de çevresel sorunlardır. Bu duruma en iyi örnek olabilecek ülke Estonyadır. Eski Sovyetler Birliğinin bir parçası olan Estonya enerji üretiminde petrol şistine bağımlıdır. 2004 yılında Estonya’da yapılan bir araştırmaya göre enerji üretiminin hava kirliğindeki payı %97 oranındadır. Enerji üretiminin %95 oranında petrol şistinden elde edildiğini düşünecek olursak bu ikisi arasında kolayca bağ kurabiliriz. Buna ek olarak enerji üretimine yönelik faaliyet gösteren kuruluşlar ülkenin su tüketiminin %90’ını gerçekleştirmektedir. Bu verilere bakıldığında petrol şistinin neden Amerika’da kullanılmadığını anlamak mümkündür.
Dönüştürme aşamasında kullanılan yöntemlerdeki gelişmeler ve üretim maliyetlerinde ortaya çıkan düşüş bu işlemin yeniden cazip bir hale gelmesini sağlamıştır. Petrolün yüksek fiyatlarda olması, petrol şistini ekonomik olarak daha da çekici kılmaktadır.
Peki sınırsız miktarlara varan bu mineral rezervlerinin Amerikan ekonomisi için anlamı nedir?
Bugünkü rakamlara göre Birleşik Devletler en büyük petrol ithalatçısıdır. 2012 yılında petrol için yapılan para akışı 300 milyar dolara yakın bir rakam olmuştur. Birleşik Devletlerin GSP (Genel Preferanslar Sistemi) rakamları 14.5 trilyon dolara (GSYH’nin %2sine tekabül etmektedir) ulaşmaktadır. Uluslararası Para Fonu, Birleşik Devletlerin hesap açığının ülkenin GSYH’sinin %3’ü oranında gerçekleşeceğini tahmin etmektedir. Bu da demek oluyor ki yaşana açığın üçte ikisi enerji sektöründen kaynaklanmaktadır. Petrol şistinin kullanılmaya başlaması yabancı petrol kaynaklarına olan gereksinimi azaltacağı gibi cari açığı da düşürecektir.
Aşağıdaki grafikte Amerika’nın gerçekleştirmiş olduğu petrol ithalatı ile petrol fiyatları birlikte gösterilmektedir. Görüldüğü üzere yıllardır süregelen sıkı korelasyon (ilişki) son aylar içerisinde geçerliliğini kaybetmiştir.
Bu durumun Amerikan doları için ne getireceği şu an için tam bir netlik kazanmamıştır. Açığın azalması daha güçlü bir para birimi anlamına gelebilir. Piyasada Amerikan dolarının değerini etkileyen pek çok mekanizma bulunsa da, bu hikâye Amerikan dolarının güçleneceği lehine gelişmektedir. Önümüzdeki yıllar içerisinde de Amerika Merkez Bankasının politikaları (diğer bir deyişle niceliksel gevşeme) doların gücünü belirleyen en önemli faktör olmaya devam edecektir. Fakat 2013 yılı içerisinde EUR/USD paritesini 1.20 seviyesinde görmemiz (ve bu güçlenmede şist petrolünün payının olması) mümkündür. Zaman ilerledikçe petrol şistine olan bağımlılık artacaktır. Teknolojide yaşanacak ilerlemeler ile daha temiz ve daha ekonomik yöntemlerin bulunmasından Birleşik Devletlerin sağlayacağı kazanç çok daha büyük olacaktır.