Son senelerde İzlanda, Portekiz, İspanya, Yunanistan ve İtalya adından sıkça bahsedilir ülkeler haline geldi. Yakın zamanda bu oyuna Güney Kıbrıs da katılmış bulunmaktadır. Euro Bölgesinin en ufak ekonomilerinden birisi olan Güney Kıbrıs’ın bu drama dâhil olmasının esas nedeni Yunanistan’a verilen (22 milyar Euro civarında) borçlardır. Yunanistan’a uygulanan “saç tıraşı” Güney Kıbrıs Bankalarının büyük hasar almasına yol açmıştır.
Güney Kıbrıs hükümetinin ekonominin aldığı hasarları onaramayacak kadar zayıf olması ülkeyi Avrupalı ortaklarından yardım almaya zorlamıştır. Fakat Güney Kıbrıs’ı kurtarmak için üretilen çözüm yolu Avrupa’da yaşanılan krizin yeniden hortlamasına yol açmıştır. Avrupa Merkez Bankası Başkanı Mario Draghi’nin yaz aylarında yaptığı “Euro’yu kurtarmak için ne gerekiyorsa yapacağız” konuşması ile kazanılan güvenin büyük bir darbe aldığı şüphesizdir. Piyasada kriz ile mücadele eden ülkelerin azalmakta olan borçlanma oranlarının yeniden yükselmesine neden olmuştur.
Özellikle Rusyalı zenginlerin yatırımlarını depoladıkları Güney Kıbrıs’a borç verecek ülkelerin talep ettiği, bütün mevduat hesaplarından belirli oranlarda vergi alınması uygulaması hem finansal piyasalarda hem de yerel halk arasında büyük bir şok etkisi yaratmıştır. Kriz yaşayan ülkelere yönelik yardım politikasında yaşanan değişim de dikkat çekicidir. Seçim dönemine yaklaşan Almanya daha önce Yunanistan’a yapılacak yardımda da vergi ödeyenlerin yükünü azaltmak için kreditörlerin alacaklarında kesinti yapma konusunda büyük baskı yapmıştı. Güney Kıbrıs’a yönelik planın uygulamaya geçirilmesinde de Almanya başı çekmektedir.
Küçük mevduat sahiplerinin vergi uygulamasından etkilenmesi durumunda İtalya, İspanya ve Portekiz gibi ülkelerde tedirginlik artacaktır. Bu tedirginlik tabi ki bu ülkelerin vatandaşlarını bugün yarın bankalara akın ettirmeyecektir. Ama krizin daha da derinleştiği bir ortam ile karşılaşılırsa durum değişebilir. İşte o zaman mevduat sahiplerinin banka hesaplarını boşaltma yoluna gitmesi bu ülkelerde yaşanan krizin etkisini artıracak ve zincirleme bir reaksiyon başlatacaktır. Aslında finans piyasalarının ve yatırımcıların güvenini kaybetmek, Güney Kıbrıs’ı kurtarmak için gözden çıkarılabilir bir rakam olan 10 milyar Euro’dan çok daha fazlasına mal olacaktır. Euro bölgesinde istikrarı korumanın Almanya’nın öncelikleri arasında geldiği bilinse de Alman Maliye Bakanı Wolfgang Schabule’nin parlamentoya vatandaşların ödediği vergilerin para aklamakla suçladıkları bir ülkeye hibe edilmesini teklif etmesi mümkün olamayacaktır herhalde.