Başkan Francois Hollande, rakibi Nicolas Sarkozy’nin uyguladığı kemer sıkma politikasının büyük bir ölçüde terk edileceği vaadi ile Başkanlık seçimlerini kazanmıştır. Artma eğilimde olan vergi yükünün gerek iş çevreleri gerekse vatandaşlar üzerinde oluşturacağı zorluklar nedeniyle bu vaat doğal olarak çok cazip bir alternatif gibi gelmiştir. Yıllık olarak 1000000 Euro üzerinde kazananların %75 vergi ödemeleri söz konusuydu. Bay Hollande, kendi önerdiği reçetenin kullanılması durumunda Fransa’nın bütçe açığının %3 oranı altına ineceğine söz vermişti. İki yıl içerisinde bu %3 seviyesini yakalamak Avrupa Topluluğu kriteri olarak kabul edilmiştir. Bay Hollande, bugün hükümetinin bu hedeflenen seviyeyi tutturamayacağını ve bütçe açığının ülke GSYH’nın %3.7 oranına yakın olacağını kabul etmektedir.
Bay Hollande hükümetin izlediği yaklaşımları desteklemek için: “İki yıl içerisinde eşi benzeri olmayan yapısal bir iyileşme kaydettik. Yaptığımız hesaplara bağlı kalmak bizim finansal yükümlülüğümüzdür…fakat bu aynı zamanda bağımsızlık için de gereken bir yükümlülüktür çünkü Fransa finansal piyasalarda asla zorlukla karşılaşmamalıdır” demiştir.
Avrupa Merkez Bankasının kurul üyelerinden olan Jens Weidman (aynı zamanda Almanya Merkez Bankası Başkanı), Fransa’nın sergilediği alternatif yaklaşımı “Fransa’nın izlediği reform süreci bocalamaktadır. Şu anda yüzleştiğimiz kriz bir güven krizidir. Eğer bu krizi kökünden bitirmeyi geciktirirsek, gerekli güveni sağlayamamış oluruz” sözleriyle eleştirmektedir.
Bugün yapılan tahminlere göre bütçe açığı oranı %4.5 seviyelerindedir ve işsiz sayısı ise 3 milyon çizgisini geçmiştir. Bu da işgücünün %10.6’sının boşta olması anlamına gelmektedir.