Dünyanın en büyük üçüncü ekonomisine sahip Japonya, 31 Mart 2013 tarihinde sona ermiş olan mali yıl itibariyle yeni bir ticaret açığı rekoruna imza atmış bulunmaktadır. Ticaret açığını basitçe tarif etmek gerekirse, bir ülkenin yaptığı ithalatın ihracattan fazla olması dolayısıyla ortaya çıkan edilen negatif değerdir. Japonya’nın açıkladığı son rakamlara göre ülkenin ticaret açığı 83.4 milyar dolara ulaşmıştır. Lider bir ihracatçı olan Japonya geçmişte ticaret fazlası yaşamaktaydı. Fakat son veriler ülkenin 9 aydır ticaret açığı ile karşı karşıya kaldığını göstermektedir.
2011 senesinin Mart ayında yaşanan tsunami ve deprem felaketinin ertesinde ülke nükleer enerji reaktörlerinin büyük bölümünü devre dışı bırakmıştır. İlk aşamada bakım amacı ile kapatılan reaktörler daha sonra politik nedenlerden (halk tepkisi) yeniden faaliyete geçirilmemiştir. Japonya’nın elektrik enerjisi ihtiyacı fosil yakıtlardan karşılanmaktadır. Bu fosil yakıtların satın alınması için ödenen Amerikan dolarları da ticaret aşığına yol açmaktadır. Yalnız bu denklemi daha da kötü duruma getiren bir diğer faktör daha bulunmaktadır ki o da Japon yeninin Kasım ayından bu yana Amerikan doları karşısında %20 değer kaybettiği gerçeğidir.
Japon yeninin değer kaybetmesi Japon ürünlerinin dış piyasalarda daha ucuz ve rekabetçi olmasını sağlamaktadır fakat analizcilere göre bu durumun meyvelerini alabilmek için bir süre daha geçmesi gerekmektedir. Japon hükümeti yerel talebi güçlendirmek ve enflasyonu artırmak için kapsamlı destek paketleri uygulamayı planlamaktadır. Bu alınan tedbirler sadece Japon yeninin değer kaybına yol açmamış, aynı zamanda Japon hisse senedi piyasasının da şahlanmasını sağlamıştır. Japonya uzun yıllardır deflasyon sıkıntısı çekmektedir. Fiyatların ileride daha da düşeceğini düşünen tüketiciler yapacakları büyük harcamaları daha ileri bir tarihe ertelemektedir, bu durum yerel pazarın zayıflamasına sebep olmaktadır. Japonya Merkez Bankası enflasyon hedefini %2 olarak belirlemiştir.