Dünya’nın ikinci büyük ekonomisinin yakaladığı büyüme hızı diğer pek çok ekonominin ancak rüyalarında görebileceği bir seviyede olsa bile 2013 yılının ilk dönemine ait veriler beklentilerin altında gelmiştir. Analizciler, bu yıla ait birinci çeyrek verilerinin %8 büyümeyi işaret edeceği tahminleri yaparken, açıklanan resmi rakamlar büyüme oranının %7.7 seviyesinde kaldığını göstermiştir. 2012 yılının dördüncü çeyreğine ait verilerin %7.9 seviyesinde bulunmasından dolayı Çin ekonomisinin kaçınılmaz bir yavaşlama etkisinde kaldığına dair korkular güçlenmiştir. Aslına bakacak olursanız, 2012 yılı rakamları son 13 yılın en düşük seviyelerindedir.
Çin’in büyüme hızı, ülkenin dünyanın her yerine gerçekleştirdiği ihracata bağlıdır ve küresel piyasalardan gelen talep ise zayıflamayı sürdürmektedir. Güney Kıbrıs’ın çektiği sıkıntılar, Slovenya’nın yaşadığı problemler, İtalya’nın içerisinde bulunduğu politik çıkmaz ve Yunanistan’ın sahnelediği dramın devam etmesi Euro Bölgesi ekonomilerine dair endişeleri körüklemektedir. Mali uçurum ve harcama kesintileri problemleri ise Amerikan ekonomisine olan güveni zedelemiştir. Bütün bunlara ek olarak Japonya-Çin arasındaki ilişkilerin bölgesel sorunlar yüzünden kötüleştiği de görülmektedir; kaldı ki Japonya zaten kendi ekonomik orunlarıyla boğuşmaktadır.
Çin’in endüstriyel üretim rakamlarında da bir gerileme gözlenmektedir. Analizcilerin %10 oranı beklentilerinin aksine rakamlar ancak %8.9 seviyesine gelebilmiştir. Varlık yatırım rakamları çok büyük bir hayal kırıklığı yaratmasa bile %21 olan beklentilerin biraz altında (%20.9) gelmiştir.
Çin’in küresel ticaret ortakları, dünyanın en kalabalık ülkesinin, yerel talebi artırmak için daha sıkı tedbirler alacağını ümit etmektedirler. Yerel talebin artması ithal gıda ve servis sektörüne olan talebin de artması anlamına gelecektir. Toplumda sadece belirli bir kesimin büyük zenginliklere sahip olabilmesi Çin’in kapitalizm ile olan deneyiminde sorunlar yaşamasına yol açmaktadır. Özellikle kırsal kesimlerde yaşayanlar ile üst tabaka arasında büyük bir uçurum bulunmaktadır. Soysal huzursuzluk, ülkenin zenginliklerinin halk geneline eşit bir biçimde dağıtılmasını garantilemeye çalışan Çinli yetkililer için önemli bir endişe kaynağı olmayı sürdürmektedir.