Euro Bölgesi üyeleri belirlenen kurallar gereğince bütçe açıklarını GSYH’nın maksimum %3’ü oranına çekmeleri gerekmektedir. Bu şart, topluluğa katılmak isteyen ülkelerde aranan (topluluğun ekonomik olarak güvenilirliğini garantilemek adına) en önemli kriter olmuştur. Öte yandan, Yunanistan Euro’ya katılmak için ekonomik verilerini abartılı bir şekilde göstermiştir. Bu davranış küresel finansal krizin patlak vermesi ile birlikte ülkeye pahalıya mal olmuştur. Hatta Yunanistan yüzünden diğer üye ülkeler de zorluk çekmek zorunda kalmıştır. Büyük Buhran’dan bu yana ortaya çıkan en büyük kriz Euro bloğundaki bazı ülkelerin bütçe disiplininin bozulmasına (belirlenen %3 seviyesinin ihlal edilmesine) neden olmuştur.
Euro Bölgesi ülkelerinin büyük bir bölümü açıklarını, tasarruf tedbirleri alarak dizginlemeye çalışmaktadır. Bu tedbirler kamu harcamalarını azaltmak için alınmış olsa da hem halkın tepkisi ile karşılaşılmış hem de ekonomik üretimin azalmasına sebep olmuştur. Zaman ilerledikçe tasarruf tedbirlerinin yumuşatılması ve ekonomiye hız kazandıracak altyapı projelerinin desteklenmesi için yapılan harcamaların artırılması gerektiğini savunanların sayısı artmıştır.
Avrupa Komisyonu Çarşamba günü aldığı karar neticesinde Euro Bölgesinde yer alan altı ülkenin bütçe açıklarını azaltabilmesi için tanınan süreyi uzatmıştır. Bu altı ülke: İspanya, Fransa, Portekiz, Polonya, Slovenya ve Hollanda’dır. Fransa, İspanya, Polonya ve Slovenya’ya tanınan sürenin iki yıl daha uzatılmasına karar veren komisyon, Hollanda ve Portekiz için tanıdığı süreyi sadece on iki ay daha uzatmıştır. Karar ertesinde, Avrupa Komisyonunun verdiği kararın politik temellere değil de ekonomik temellere dayalı olduğunu anlatmakta zorlandığını görmekteyiz. Avrupa Komisyonu İngiltere ve Almanya gibi ülkelerden rotayı değiştirmelerini talep etmektedir. Almanya’dan, istihdam sektörünü daha esnek bir hale getirerek rekabetçiliği artırması istenmektedir. İngiltere’den ise çocuk bakımının kalitesini ve maliyetini düşürmesi, gençlerin eğitimine yönelik programların geliştirilmesi ve konut piyasasının bir düzene oturtulması talep edilmektedir. Ulaşım altyapısı için daha fazla para harcanması gerektiği de öneriler arasındadır.
Avrupa Komisyonu, IMF ve OECD gibi büyük oyuncuların kendilerini daha net bir şekilde ifade etmeye başladığı görülmektedir. Bu ağır toplara göre ülkeler, tasarruf tedbirlerini hem ekonomik büyümeyi cesaretlendirmek hem de bütçe açığını azaltacak şekilde düzenlemelidir.