Amerika Merkez Bankası halen gerçekleştirdiği düzenliği tahvil (devlet tahvilleri ve ipoteğe dayalı menkul kıymetler) alımları ile ekonomiyi desteklemeye devam etmektedir. Merkez bankası bu vasıta ile her ay 85 milyar doları ekonomiye pompalamaktadır. Bu şekilde likiditenin artmasının yanı sıra hem hükümetin uzun vadeli borçlanma oranları düşük seviyelere çekilebilmekte hem de yerel mortgage faizleri maliyetleri azaltılmaktadır. Normal koşullarda bu oranlar piyasa güçleri tarafından belirlenirler fakat küresel finansal krizin yarattığı yıkım ertesinde finans dünyası halen bir hengâme içerisinde bulunmaya devam etmektedir. Bankaların iş dünyasına kredi sağlamaya isteksiz olması likiditenin artırılmasını gerektirmektedir. Bankalar kendi bilançolarını -ileride oluşabilecek şoklara karşı hazırlıklı olabilmek için- geliştirmeye çalışmaktadır.
Amerika Merkez Bankasının uyguladığı tedbirleri, Amerikan dolarına olan güveni yok etme riskini de alarak, sonsuza kadar sürdüremeyeceği herkes tarafından bilinen bir gerçektir. Böyle bir durum, küresel bazda en yaygın rezerv olarak kullanılan dolara olan inanç yok edebileceği gibi, yüksek enflasyona da yol açabilir. Yaşam destek ünitesinde olduğu gibi eğer hasta yaşam kalitesine ulaşırsa, hastanın kendi ayakları üzerinde durabilmesi için verilen desteğin çekilmesi gereklidir. Amerika Merkez Bankası Başkanı Ben Bernanke, bu sene içerisinde ekonomiye verilen desteğin azaltılabileceğini ve önümüzdeki yıl içerisinde de sonlandırılabileceğine inandığını belirtmektedir. Bernanke’nin sözleri yatırımcıların güvenin azalmasına ve dünya çapında hisse senedi piyasalarının çökmesine ve bu sene yaşadıkları yükselişin getirdiği kazancın kaybolmasına neden olmuştur. Piyasadaki gelişmelerden etkilenen USD/JPY paritesi 102 seviyelerinden 94 seviyelerine kadar düşüş yaşamıştır. Son günlerde toparlanan parite ancak 98 seviyesine kadar gelebilmiştir.
Amerika Merkez Bankası piyasaları yatıştırabilmek amacı ile varlık alımlarının ne şekilde ve nasıl azaltılabileceği konularına bir açıklık getirmek zorunda kalmıştır. Amerika Merkez Bankası yönetim kurulu üyeleri yaptıkları açıklamada önemli noktaların bir kez daha altını çizmişmerdir. New York Fed Başkanı William Dudley “Eğer istihdam piyasası şartları ve ekonomik büyüme hızı istenilen düzeylerin altında gerçekleşirse, varlık alımlarının artırılabileceğini ve hatta daha uzun bir zamana yayılabileceğini tahmin ediyorum” demiştir. Yönetim kurulu üyelerinden Jerom Powell ise “Faiz oranlarının belirlenmesinde en önemli nokta ekonominin izlediği seyir olacaktır. Gelen verilerin öneminin her şeyin üstündedir” ifadesini kullanmıştır.
Bütün bu söylenenlere rağmen, mortgage faizleri son ay içerisinde %1 artış göstermiştir. 30 yıllık kredilerin faiz oranları şu anda %4.46 seviyelerinde bulunmaktadır; bu oran son iki yılın en yüksek seviyesidir.