Yakın zamanda yayınlanan verilerin büyük bir bölümü küresel ekonominin içerisinde bulunduğu iyileşme sürecinin kırılgan yapısını koruduğunu gösteren yeni kanıtlar sunmaktadır
En son gelen istihdam verileri Euro Bölgesinin yeni bir işsizlik rekoruna imza attığını ortaya koymuştur. Açıklanan verilere göre blok içerisinde yaşanan işsizlik Nisan ayında %0.1 artış kaydetmiş ve %12.2 seviyesine tırmanmıştır (veriler mevsimlik olarak değiştirilebilmektedir). Diğer bir deyişle blok içerisinde yaşayan 19.4 milyon insan iş aramaktadır. Ancak oranlara ülke bazında bakıldığında farklılıklar bulunduğu ortaya çıkmaktadır. Rapora göre Avusturya %4.9 ile en az işsizlik oranının bulunduğu ülkedir. %27 işsizlik oranı ile lider koltuğunda oturan Yunanistan’ı %26.8 ile İspanya takip etmektedir. İşsizlik oranları ancak gerçek bir iyileşme başladığında azalma gösterir.
Birleşik Devletlerde yaşayanların harcamalarını %0.2 oranında azalttığının ortaya çıkması, tüketici güveninin erozyona uğradığını göstermektedir. %0.1 artış gerçekleşeceğini düşünen analizciler için son bir yıl içerisinde ilk kez yaşanan bu düşüş şaşırtıcı olmuştur. Tüketicilerin gerçekleştirdiği harcamalar Birleşik Devletler ekonomisinin geleceği için hayati bir öneme sahiptir çünkü yerel pazar ülke GSYH’nin %70’inin teşkil etmektedir. Buna ek olarak, birinci çeyreğe ait büyüme rakamlarında yapılan %0.1’lik indirim büyüme hızını %2.4 seviyesine geri çekmiştir.
Dünyanın en büyük üçüncü ekonomisine sahip Japonya’da ise tüketici fiyat endeksi (enflasyon) Nisan ayında %0.4 düşüş yaşamıştır. Bu durum son altı aydır düşüşün devam ettiğini göstermektedir. Düşen fiyatlar tüketiciler açısından hoş karşılansa da, deflasyonun ülke ekonomisini negatif yönde etkilediği açıktır. Fiyatların düşmeyi sürdüreceği beklentisi içersinde olan tüketiciler yapmayı düşündükleri büyük harcamaları daha sonraya ertelemektedir. Başbakan Shinzo Abe’nin hükümeti deflasyon ile mücadeleyi ilk öncelik olarak görmektedir. Japonya Merkez Bankası enflasyon hedefini %2 seviyesine çıkarmıştır. Hükümet yaptığı açıklamalarda ekonomiyi canlandırmak için gerekli adımları atmayı sürdüreceğini tekrar etmektedir. Bu strateji, Japon yeninin son altı ay boyunca değer kaybetmesine yol açmıştır. Ancak, küresel ekonominin gücüne yönelik endişeler ve Amerika Merkez Bankasının varlık alımlarını azaltacağına dair korkular bu yükselişin yakın zamanda duraklamasına sebep olmuştur.