Daha önceki yazılarımda da belirttiğim gibi iyileşme sürecini takip eden bir resesyon ortaya çıkması ekonomik döngünün bir parçasıdır. İyileşme sürecinin yeniden hız kazanması ise firmaların artan talebi karşılamak için eleman alımına gitmesine ve istihdamın artmasına yardımcı olacaktır. Küresel Finansal Kriz ertesinde bu döngünün tam anlamıyla tekerrür etmediğini (cesaret edebilirsek) söyleyebiliriz. Bu nokta, ABD Çalışma Bakanlığı tarafından yayınlanan Ağustos ayı verileri tarafından da onaylanmaktadır. Veriler işsizlik oranının %7.3 seviyesine gerilediğini fakat gerçekleşen istihdamın 169000 seviyesinde kaldığını göstermiştir. Analizcilerin beklediği rakamın 180000 seviyesinde olmasından dolayı doğal olarak bir hayal kırıklığı yaşanmıştır.
İşsizlik oranında yaşanan düşüşün ana nedeni bazı Amerikalıların aktif bir şekilde iş aramaktan vazgeçmiş olmaları ve işsizlik istatistiki içerisinde yer almamalarından kaynaklanmaktadır. Çalışma Bakanlığı, Temmuz ayında açıkladığı 162000 rakamını da 104000 seviyesine düşürmüştür. Bunun anlamı Temmuz ayında yaratılan istihdamın son bir yılın en düşük sonucu olduğudur. Popülasyondaki büyüme göz önünde bulundurulduğunda Birleşik Devletler ekonomisinin her ay yaklaşık 160000 istihdam yaratması gerektiği ortaya çıkmaktadır. Revize edilen veriler ABD ekonomisinin bu çıtaya -2013 yılında- ancak yetişebildiğini işaret etmektedir.
Amerika Merkez Bankası aylık 85 milyar dolar tutarındaki varlık alımlarını azaltmak için işsizlik oranının %6.5 eşiğinin altına inmesi gerektiğini söylemiştir. Buna rağmen, analizcilerin büyük bir çoğunluğu Fed’in bu ay içerisinde harekete geçerek alımlarda frene basacağı beklentisi içerisindedir. Bu spekülasyonların hız kazanması hisselerin (ve doların) düşüşüne neden olacaktır. Ekonomi için alınan destek tedbirleri kesinlikle sonsuza dek sürmeyecektir fakat Uluslararası Para Fonu (IMF) uygulamanın azaltılması sırasında çok dikkatli bir yol izlenilmesi gerektiği konusunda uyarılarda bulunmaktadır.