Bazılarına göre büyük bankaların yatırım kollarının büyük riskler almaları Küresel Finansal Krizi körükleyen faktörlerden birisidir. Politikacılar ekonomik durumu başkalarının üzerine atmaya bayılırlar, bu yüzden finansal işlemlerden alınacak bir vergi uygulaması fikri Avrupalı liderler arasında popülerlik kazanmıştır; özellikle de Almanlar ve Fransızlar cephesinde. Bu fikre göre Euro Bölgesi içerisinde gerçekleştirilecek olan işlemlerden %0.1 oranında (türev ürünlerden %0.01) vergi alınması öngörülmekteydi. Tahminler, Finansal İşlem Vergisi sayesinde yıllık 50 milyar Euro elde edinileceğini göstermektedir.
İngiliz hükümeti böyle bir fikre tamamen karşı çıkmaktadır çünkü Londra Avrupa’nın en büyük finans merkezidir. Hükümet bu verginin piyasayı Avrupa dışına çıkmayı zorlayacağını düşünmektedir. Neticede Avrupa Topluluğuna üye 27 ülkeden sadece 11 tanesi bu uygulamanın başlatılmasına karar vermiştir. Finansal İşlem Vergisi uygulamasının yıllık 30-35 milyar Euro sağlayacağı düşünülmektedir. İngiltere, Finansal İşlem Vergisi uygulayan ülkelere ait bankaların Londra şubelerinin iş piyasasını etkileyeceğini öne sürerek zorluk çıkarmaktadır.
Finansal İşlem Vergisine bir diğer engel ise Avrupa Topluluğu Konseyinden gelmektedir. Konsey avukatları, Finansal İşlem Vergisinin birlik yasaları ile uyum göstermediğini belirtmektedir. Bunun nedeni, uygulamaya katılmayan ülkelerin vergilendirme yetkilerinin ihlal edileceği olmasıdır. Böyle bir uygulama aynı zamanda uluslararası yasaların belirlemiş olduğu normların üye ülkeler tarafından aşılması anlamına da gelecektir. Verginin 27 üyeden sadece 11’i tarafından yürürlüğe sokulması yetkililere göre: “katılımcı üye ülkelerin rekabet edebilirliği yönünde de büyük bir zorluk teşkil edecektir”.
Bu doküman “sadece” yasal bir görüş beyanatıdır fakat İngiliz hükümetinin yaptığı itirazlar ve diğer 15 ülkenin de uygulamaya geçmekteki isteksizliği göz önünde bulundurulacak olursa tasarının dik bir yokuşla karşılaştığı kesindir.