Shinzo Abe’nin seçim kampanyasında üzerinde önemle durduğu konuların başında hükümetin ne olursa olsun Japon ekonomisine zarar veren deflasyonu yenmesi gerektiği bulunmaktaydı. Bu problem, dünyanın üçüncü en büyük ekonomisini yirmi yıla yakın bir süredir etkilemektedir. Shinzo Abe için bu mesele ekonomik durgunluğu yenmek ve büyümeyi hızlandırabilmek için stratejik bir öneme sahipti. Doğal olarak, tüketici fiyat endeksinin beş aydır aralıksız yükseliyor olması kendisi için iyi bir haber niteliğindedir.
Japonya’nın başarısını değerlendirmeden önce 2011 yılının Mart ayında meydana gelen tsunami felaketini de hatırlamamız yerinde olacaktır. Fukushima’da yaşanan nükleer kaza tsunami ile doğrudan bağlantılı olmasa da, ülkenin nükleer reaktörlerinin tamamının devre dışı bırakılmasına neden olmuştur. Kaza ertesinde nükleer santraller rutin kontroller ve bakım çalışmaları için kapatılmasına rağmen Fukushima’nın yarattığı hasar vatandaşların nükleer enerjiye soğuk bakmalarına yol açmıştır. Tsunami öncesinde Japonya, elektrik enerjisinin %30 gibi bir bölümünü nükleer güçten elde etmekteydi. Azalan elektrik üretimini telafi etme yoluna giden ülke neticede fosil yakıt tüketimini artırmak zorunda kalmıştır. Petrol fiyatları Amerikan dolarına bağlı olduğundan bu durum ülkenin petrol ithalatı için ödediği rakamları fazlalaştırmıştır. Japon yeninin son 12 ay içerisinde Amerikan doları karşısında %25’e yakın değer kaybettiği göz önünde bulundurulduğunda ticaret dengesinde yaşanan değişim büyük bir sürpriz olmaktan çıkmaktadır.
Son on iki aylık dönemi içeren hesaplamalar neticesinde elde edilen %0.9 rakamından petrol (ve gıda enflasyonu) giderleri çıkarıldığında gerçek enflasyonun %0.3 seviyesinde olduğu ortaya çıkmaktadır. Bu rakam çok küçük gibi görünse de son yirmi yılını deflasyonla boğuşmakla geçiren Japon ekonomisi için azımsanmayacak bir seviyedir. Kaldı ki bu artış son 15 sene içerisinde gözlenen en hızlı yıllık artıştır. Japonya Merkez Bankası’nın enflasyon hedefini %2 olarak belirlemiştir.
Abe hükümeti nükleer santralleri hayata geçirme isteğini halktan gizlememektedir. Öte yandan, Japon halkının bu konuda karşıt görüşte olması önümüzdeki dönem içerisinde petrol fiyatlarında yaşanan artışın tüketici fiyatlarındaki artışa da yön vereceği söylenebilir.