Pek çok ülke çeyreğe ait büyüme verilerinin %0.6 seviyesinde (yıllık bazda %2.3) gelmesinden büyük sevinç duyacaktır mutlaka. Fakat Avustralya’nın üçüncü çeyrekte %0.7 (yıllık bazda %2.6) genişleyeceğini tahmin eden analizciler için hayal kırıklığı olduğu da ortadadır. Büyümenin beklentilerin gerisinde kalmasının suçlusu ise azalan yerel talep gibi görünmektedir.
Dünya çapındaki ekonomilerin iyileşme sürecinin kademeli olarak gelişmesi Avustralya’nın sağladığı hammaddelere olan talebin azalmasına ve üçüncü çeyrek büyüme oranlarına daha az bir katkıda bulunmasına yol açmıştır. Avustralya’nın madencilik ürünlerinin en büyük alıcısı konumundaki Hindistan ve Çin ekonomilerinin 2013 yılı içerisinde yavaşlama yaşaması, bu ülkeler tarafından yaratılan talebi azaltmıştır.
Diğer gelişmiş ülkelerden farklı olarak Avustralya, faiz oranlarını sıfır seviyesi yakınlarında tutmamaktadır. Buna ek olarak ekonomisini desteklemek için “niceliksel gevşeme” programları da uygulamamaktadır. Enflasyonun %2.2 sevilerinde bulunduğu ülkede, Avustralya Merkez Bankasının belirlemiş olduğu faiz %2.75 seviyesindedir. Merkez bankasının enflasyon hedefini %2-3 olarak açıklamıştır. Bu durum, Avustralya’nın faiz oranları üzerinde değişiklik yapmak suretiyle ekonomisini canlandırmasına olanak sağlamaktadır. Merkez bankası Ağustos ayında faiz oranlarında %0.25 kesinti yapmıştı. Aslında Avustralya’nın şu an için uyguladığı faiz oranı geçmişe oranla en düşük seviyelerde ilerlemektedir. Böyle olsa bile Avustralya, (Avrupa Merkez Bankası, Japonya Merkez Bankası ve İngiltere Merkez Bankasından farklı bir şekilde) faiz politikaları ile ekonomisini destekleyecek manevra yapma kabiliyetine sahiptir.
Avustralya ve Güney Kore çok kısa bir süre önce serbest ticaret anlaşması yaptığını ilan etmiştir. 2012 yılına ait rakamlar iki ülke arasında gerçekleşen ticaret hacminin 29 milyar dolar olduğunu göstermektedir. Başbakan Tony Abbot, Avustralya Yayıncılık Kuruluşu ile yaptığı bir söyleşide bu anlaşmanın etkilerinin kısa zamanda hissedilmeye başlanacağını ve çok uzun ömürlü olacağını dile getirmektedir. Başbakana göre: “Yapılan tahminler, bu anlaşmanın 2015 ile 2030 yılları arasındaki değerinin 5 milyar Avustralya doları olduğunu ve 15 yıl gibi bir süre ertesinde ekonomiye her yıl 650 milyon Avustralya doları katkıda bulunacağını ortaya koymaktadır”