Avrupa Komisyonu herkesin en sevdiği şamar oğlanı olmasına rağmen kimseden alkış alamamaktadır. İngiltere Başbakanı David Cameron geçen yıl yapılan G8 zirvesinde Avrupa ile Amerika Birleşik Devletleri arasında varılan ticaret anlaşmasının ne kadar değerli olduğundan bahsediyordu. Cameron, aynı zamanda, herkesi memnun edecek (İngiltere’nin Avrupa Birliği üyeliğinden ayrılıp ayrılmaması konusunda) referandum yapma sözünü de vermiştir. Başbakan gelecek yıl yapılacak seçimleri kendi muhafazakâr partisinin kazanması durumunda İngiltere’nin Avrupa Topluluğu ile olan ilişkilerini yeniden masaya yatıracağını vaat etmektedir.
Söz konusu anlaşma yapılan tahminlere göre 28 üyeden oluşan Avrupa Birliğinin yıllık büyümesini %0.5 oranında, Amerika Birleşik Devletlerinin büyümesini ise %0.4 oranında artıracaktır. Diğer bir deyişle bu anlaşmanın değeri AB için 120 milyon Euro, ABD için ise 90 milyar dolardır. İki ekonomik süper güç arasında uygulanan gümrük vergilerinin azaltılması ve ticari düzenlemelerin yapılması her iki tarafın da yararınadır. Avrupa Topluluğu ile Amerika Birleşik Devletleri arasındaki işlem hacmi küresel işlem hacminin yaklaşık üçte birini oluşturmaktadır. Tahminler, anlaşmanın Atlantik okyanusunun iki kıyısında da istihdamı körükleyeceği yönündedir.
Peki böyle ender duyulan güzel bir haber neden Avrupa Topluluğunun yavaşlama sinyali vermesi noktasına gelmiştir? Kısaca özetlemek gerekirse, sorunun kaynağında bazı uzman yetkililer söz konusu anlaşmada yer alan bir bölümün (ISDS, yatırımcı-devlet anlaşmazlıkları çözümü) büyük firmalar tarafından AB yasalarını delmek için kullanılabileceği yönünde görüş bildirmeleri yatmaktadır. Uzmanlar, büyük kuruluşların, AB’nin sağlık ve çevre konusunda çıkardığı yeni yasaların kendi işlerini olumsuz yönde etkilediğini iddia ederek tazminat davaları açabileceğini belirtmektedir, bu da milyarlarca dolar hasarın doğmasına neden olacaktır. Örneğin, tütün ürünleri endüstrisinin sigara paketlerinin markalandırılmasından dolayı tazminat istemesi mümkün olabilecektir. Benzer bir durum AB’nin genetiği değiştirilmiş gıdalara uyguladığı kısıtlamalar konusunda da yaşanabilir. Kararların ticaret anlaşması öncesinde alınmış olması tartışmaları körükleyecektir.
Avrupa Topluluğu yetkilileri anlaşma üzerindeki pürüzlü konuların inceleme sürecinin 3 ay süreceğini ilan etmiştir. Diğer tartışmalar da bu süreç içerisinde değerlendirilecektir.