Dünya Ekonomik Forumu şu anda İsviçre’nin Davos kentinde politika ve finans dünyasının önemli isimlerinin katılımı ile sürmektedir. Euro Bölgesinden gelen ve bölgedeki iyileşmenin cesaret verici yapısını koruduğunu işaret eden haberlere rağmen, iş dünyasının önde gelen simaları bloğun daha iyi bir ekonomik geleceğe sahip olması (acı içerisindeki tökezlemelerin hafif bir topallamaya dönüşebilmesi) için yapması gereken çok şey olduğu konusunda önemli uyarılarda bulunmaktadırlar.
Bankacılık devi UBS’nin yönetim kurulu başkanı Axel Weber, Euro Bölgesinin yaşadığı gelişme sürecini “cansız ve inişli çıkışlı” bulduğu uyarısını yaparak “Avrupa’da durum şu an daha iyi görünmektedir. Avrupalılar olmaları gerekenden daha iyi hissetmektedir. Avrupa henüz aydınlığa ulaşmamıştır. Bu noktada, Avrupalı politikacıların hallerinden memnun oldukları kanaatine varmamaları yerinde olacaktır. Yetkililer, yapısal reformlar ve mali destekler konusunda efor sarf etmeye devam etmeli ve uzun vadede büyümeyi hızlandırmak için gerekli adımları atmalıdır” demektedir. Weber, mali desteğin çekilmesinden sonra Euro Bölgesi için gerekli olan itiş gücünün teknoloji, ticaret ve yenilikler olacağını da sözlerine eklemektedir. Weber’e göre “Avrupa piyasa içerisindeki payını yitirmektedir ve bu yüzden söylediğim alanlarda gerçekten çok çalışmaları gerekecektir. Çin’in yükselişi Avrupa’yı tehdit altına sokmaktadır. Gelecekte büyük bir oyuncu olabilmek için Avrupa ev ödevini tam olarak yapmalıdır”.
Bir reklamcılık ve medya kuruluşu olan WPP CEO’su Sir Martin Sorrel, işgücünde daha geniş bir esneklik çağrısında bulunmaktadır. Bu çağrı, IMF/AB birlikteliğinin yardım sağladığı ülkelerden talep ettiklerinden farklı bir talep değildir. Sorrel, Almanya ve Fransa’nın bu sorunla ilgilenmek için harekete geçtiğini ancak yapılanların halen yeterli olmadığını belirtmektedir.1
Harvard Üniversitesi profesörlerinden Ken Rogoff, Avrupa’nın işsizlik sorununu (ABD’de işsizlik oranı %7 iken Avrupa’da bu oran %12 seviyesindedir) “gerçekten dehşet verici” olarak değerlendirmektedir. Ragoff, bloğun büyüme konusunda ciddi problemler yaşadığının altını çizerek, 25 yaşının altında bulunan kuşağın yaşadığı işsizlik sorununa el atılması gerektiğini söylemektedir. Avrupa’nın yaşlanan bir topluma sahip olduğunu hatırlatan Ragoff, Avrupa’yı “geleceği ile ilgilenmemek” ile suçlamaktadır. Profesör aynı zamanda yaşanan kayıpların kamu ve özel sektör borçları ile mücadele konusunda bir mekanizma olarak değerlendirilmesi gerektiğini fakat politik zorlukların bu konuda engel teşkil ettiğini de söylemektedir. Kredi verenlerin bu öneriye pek de sıcak bakmayacağını tahmin etmek zor olmayacaktır herhalde.