Risk kavramı aslında bir algılama meselesidir ve risk anlayışı farklı görüşlere sahip kişilere göre rahatlıkla değişim gösterebilir. Bu durum yatırım dünyasında da geçerlidir. Yatırım için uygun notlara sahip hisseler ve tahviller de risk taşımaktadır fakat bu yatırım araçlarını almanız büyük ihtimalle sizin kazançlı bir konuma ulaşmanız ile neticelenecektir. Finansal piyasalarda risk ve kazancın doğrudan bağlantılı olması yüksek tehlike arz eden tahvillerin sunduğu faiz oranlarının da fazla olacağı anlamına gelmektedir.
Küresel Finansal Krizin patlak vermesini takiben İrlanda’da şişmekte olan konut balonu da patlamıştır. Bu balonu şişiren etkenlerin başında bankalar tarafından desteklenen spekülatif işlemlerin yer almaktadır. Tabi piyasanın dibe vurması ile birlikte bankalar da ellerindeki değersiz yatırımlarla uçurumun kenarına sürüklenmiştir. Finans sektörünün çökeceği korkusuna kapılan İrlanda hükümeti bankalara destek olma kararı almış ve piyasaları sakinleştirebilmek amacıyla da sektörü sıkılaştıracakları garantisi vermiştir. Kredi derecelendirme kuruluşları içerdiği riskler dolayısıyla İrlanda tahvillerinin notunu düşürme yoluna gitmiştir. Buna rağmen, kaçınılmaz son nihayetinde -2010 yılı sonlarına doğru- gelmiş ve İrlanda’yı piyasada işlem yapamaz bir duruma getirmiştir. İrlanda’nın borçlanma oranlarının katlanılmaz seviyelere erişmesi hükümeti IMF/AB üzerinden 67.5 milyar Euro borç almak zorunda bırakmıştır.
İrlanda bu ay içerisinde piyasalara geri dönmeyi başarabilmiştir. Satılan 5.75 milyar Euro değerindeki tahviller için ortalama %3.5 oranında faiz ödenecektir. Krizin zirvede olduğu dönemlerde bu oran %15 seviyelerine dayanmıştı. Geçen ay yardım programından çıkan İrlanda, bu programdan ayrılan ilk ülke olmuştur.
Daha önce İrlanda’yı çöp statüsüne getiren üç büyük kredi derecelendirme kuruluşundan birisi olan Moody’s kısa bir süre önce ülkenin tahvillerinin notunu BAA3 seviyesine yükselttiğini belirtmiştir. Bu sayede İrlanda yeniden yatırım yapılabilir statüsüne erişmiştir.