Aklı yerinde olan hiç kimse 16.7 trilyon dolar (evet yedi rakamından sonra on bir adet sıfır var) borç yükü görmeyi istemez – tabi eğer borç veren siz değilseniz. Eğer Amerika Birleşik Devletleri aldığı borçlar için %1 faiz ödüyorsa bunun anlamı senelik 167 milyar dolardır – her vatandaş başına yaklaşık 8400 dolar. Bu rakam sadece daha önce alınan borçları devam ettirmek için harcanmaktadır ve doğal olarak şu anki harcamaları içermemektedir. Bu gibi yüklü bir miktar para ile ücretsiz sağlık ve eğitim hizmetleri sağlamak mümkündür fakat bu borcun tamamının yakın gelecekte ödeneceğini düşünmek hayalcilikten başka bir şey olmayacaktır. Denklemin diğer tarafına bakıldığında, ABD gayri safi yurtiçi hasılasının kabaca 16.2 trilyon dolar (Dünya Bankasına ait 2012 yılı verileri) ve elde edilen vergi gelirinin de 2.4 trilyon dolar olduğu görülmektedir. Bunun anlamı, eğer ülkenin dengelerinde bir değişiklik olmaz ise ülkenin borcunun tamamının kapatılması için yedi yıl gibi bir süre gerektiğidir.
Bunları bir kenara bırakacak olursak, Amerika Birleşik Devletleri, borç tavanının tarafsız bir anlaşma ile yükseltilmemesi durumunda Şubat ayının sonlarında finansal yükümlülüklerini getiremez hale (iflasın eşiğine) gelecektir. Eğer dünyanın en büyük ekonomisi yükümlülüklerine sadık kalamazsa meydana gelebilecek felaketler Küresel Finansal Krizin etkilerinin yanında bir hiç gibi kalacaktır.
ABD Hazine Sekreteri Jack Lew, yaptığı bir konuşmada: “Borçlanma yetkisi olmadan ki bu çok yakında yaşanacaktır, federal hükümetin finansal sorumluluklarını gerçekleştirmesi mümkün olmayabilir. Bu senenin uzun vadeli mali sorunlara meydan okumak için iyi bir zaman olacağından emin değilim. Kısa ve orta vade planlarımız konusunda büyük ilerlemeler yaptığımıza inanıyorum. Daha uzun vadeli sorunlarla baş edebilmemiz için biraz daha süreye ihtiyacımız var” demiştir.
Cumhuriyetçiler geçmişte bütçe ve borçlanma tavanı konularına yönelik tartışmaları vergi konusunda tavizler alabilmek adına kullanmayı denemişlerdi. Bu sefer ise hükümet, yeni yapılacak olan görüşmelerde bu konularda taviz verilmeyeceğini çok net bir şekilde ifade etmiştir. Cumhuriyetçiler, seçim yılı içerisinde kampanyalarına zarar verecek bir dövüş için hazır olmayabilir.