Fransa, Euro Bölgesinin ikinci en büyük ekonomisine sahiptir. Birinci sırada bulunan Almanya 2013 yılında göreceli olarak güçlü bir iyileşme süreci yaşarken Fransa ekonomisi 2013 yılını geri adımlar atarak geçirmişti. Buna rağmen Markit tarafından açıklanan en son kompozit satın alma yöneticileri endeksi verileri (farklı sektörlerin ortalaması) Mart ayında işlerinin değiştiğini ortaya koymaktadır.
Satın alma yöneticileri endeksi o ülkenin ekonomisinin gelişmekte mi yoksa daralmakta mı olduğunu ölçmektedir. 50 seviyesinin aşağısında gelen değerler o sektörün daraldığını, 50 seviyesinin yukarısındaki değerler ise genişlediğini ifade etmektedir. Şubat ayında endeksin 47.9 seviyesinde çıkması sektörün gerilemeye devam ettiğini belirtmekteydi. Fakat Mart ayında endeksin 51.6 seviyesine tırmanması akımın değiştiğini ortaya koymuştur. Aslına bakarsanız Mart ayı rakamları Fransa’nın son iki buçuk yıldır gördüğü en iyi seviyedir – tabi bu durum Fransa ekonomisinin geçmişteki zayıflığını da gözler önüne sermektedir.
Analizciler Mart ayı verileri konusunda karamsar bir görüşe sahiptiler; endeksin daha da gerileyeceğini tahmin ediyorlardı. Fransa’dan gelen rakamlar Euro kullanan 18 ülkenin genel görünümün aksine bir hareket izlemiştir. Euro Bölgesinin genelini ele alan satın alma yöneticileri endeksi Mart ayında 53.3 seviyesinden 53.2 seviyesine düşüş yaşamıştır. Buna göre Fransa halen diğer blok ülkelerine nazaran geridedir. Euro Bölgesinin ortalama ekonomik performansı son dokuz aydır kesintisiz artmaktadır. Açıklanan diğer veriler, Euro Bölgesindeki istihdam durumunun marjinal artış yaşadığını göstermektedir. Öte yandan, bölge genelindeki işsizlik oranı halen %12 civarında seyretmektedir ve halen güçlü bölgesel farklılıklar mevcuttur. Markit kuruluşu Euro Bölgesi ekonomisinin 2014 yılının 1inci çeyreğinde %0.5 büyüyeceğini tahmin etmektedir.
Fransa’nın durumunun iyiye gitmeye başladığı gerçeği (dürüst olmak gerekirse…) Euro Bölgesindeki zayıf iyileşme sürecinin hız kazandığını işaret etmektedir. Bu rakamlar ancak iş dünyasının kendine olan güveninin artması neticesinde doğuracağı yeni istihdam fırsatlarının işsizlik rakamlarını belirgin bir şekilde iyileştirmeye başladığında bir anlam ifade etmeye başlayacaktır.