Basit bir şekilde belirtmek gerekirse ticaret açığı, bir ülkenin tüm dünyaya yaptığı ihracatın değerinin gerçekleştirilen ithalattan az olması durumudur. Şubat ayına ait veriler Japonya’nın ticaret açığının 8 milyar dolar azaldığını göstermektedir. Bu rakam analizcilerin tahminlerinin üçte biri fazla olsa da 27 milyar dolar olan Ocak ayı rakamına göre belirgin bir iyileşme göstermiştir. Geçen senenin Şubat ayına oranlandığında ise açığın %3.5 artış yaşadığı ortaya çıkmaktadır.
Şubat ayında açıklanan ticaret açığı son dokuz ayın en düşük seviyesi niteliğindedir. Öte yandan, ülke son on iki aydır sürekli olarak ticaret açığı vermektedir (ithalata harcanan miktar ihracat gelirlerinden fazla olmaktadır). Bu durum ülke için kayıtların tutulmaya başlandığı 1979 yılından bu yana gözlenen en uzun süreli açık anlamına gelmektedir. Şubat ayında ihracat %9.8 oranında artış yaşasa da ithalatın %9 oranında artması kayda değerdir. Ocak ayı içerisindeki ithalat artışı %25 olarak gerçekleşmişti. Japon yeninin piyasa genelinde değer kaybetmesi sayesinde ihracat 12 aylık kesintisiz bir artışa imza atmıştır.
İthal ürünlere olan talep Nisan ayında uygulamaya konacak olan satış vergisi artışı öncesinde zirve yapma eğiliminde olacaktır. Aslına bakarsanız en son veriler İphone, pahalı ev eşyaları ve lüks araba (özellikle Avrupa Topluluğundan gelenlerde) satışlarının şimdiden arttığını ortaya koymaktadır.
Japonya, nükleer enerji üretim kapasitesinin sınırlanması dolayısıyla (2011 yılının Mart ayında yaşanan deprem ve tsunami felaketleri sonrasında) ithal edilen fosil bazlı yakıtlara daha bağımlı bir hale gelmiştir. Maliye Bakanlığının verilerine göre sıvılaştırılmış doğal gaz (LNG) ithalatı %11.4 oranında artmıştır. Aynı raporda sıvılaştırılmış petrol gazı (LPG) ithalatının %14.8 tırmandığı belirtilmektedir. İthal edilen LPG ve LNG enerji santrallerindeki elektrik üretiminde kullanılmaktadır. Tsumani öncesinde ülke elektrik ihtiyacının yaklaşık %30’luk bir bölümünü nükleer kaynaklardan temin etmekteydi.