Japonya yaşlanan bir topluma sahip bulunmaktadır ve bunun anlamı sosyal güvenlik ve emeklilik maaşları gibi masrafların artmasıdır. Son dönemlerde ülkede doğum oranının da azaldığı gözlemlenmektedir, diğer bir deyişle ölüm oranı doğum oranından fazlalaşmıştır (1000 kişilik bir popülasyon ele alındığında 9.38’e karşı 8.07). Rakamlar her 4 kişiden 1’inin 65 yaşın üzerinde olduğunu da ortaya çıkarmaktadır. Kadın başına doğum oranı ise 1.4 seviyesindedir. Toplam kamu borcunun GSYH’ye oranının %226 olarak tahmin edildiği ülke bu anlamda gelişmiş ülkeler arasındaki en kötü durumdadır.
Japonya geride kalan son 20 senenin büyük bölümünü deflasyon etkisinde geçirmiştir. Fiyatların gelecekte de düşmeyi sürdüreceği beklentisi içerisinde olan tüketicilerin büyük harcamalarını geciktirmesine yol açan deflasyon, yerel talebi zayıflatıcı bir göver görmektedir. Shinzo Abe hükümeti deflasyondan kurtulmayı ve enflasyonu senelik bazda %2 seviyesine çıkarmayı bir öncelik olarak görmektedir. Japonya artan borç yükünü hafifletmek ve finansal yükümlülüklerinde sorun yaşamamak için elde ettiği gelirleri artırmak zorundadır ve hükümet bu amaç doğrultusunda satış vergilerini bu ayın başında %5 seviyesinden %8 seviyesine çıkarmıştır. Vergiler 2015 yılının Ekim ayında %10 seviyesine yükseltilecektir.
Bir süre önce açıklanan veriler, vergi artışından etkilenmemek isteyen tüketicilerin Mart ayında gerçekleştirdiği alışverişlerin tırmandığını göstermiştir. Rakamlar satışların on iki aylık döneme göre %11 ilerlediğini ortaya koymaktadır ki, bu artış son 17 yıl içerisinde karşılaşılan en büyük rakamdır. Nisan ayı enflasyonunun bir yıl önce bulunduğun %2.7 seviyesinde çıkacağı tahmin edilmektedir, böyle bir artış son 22 yılın en hızlı ilerlemesini de ifade edecektir. Merkez bankalarının büyük bir bölümü sağlıklı bir ekonomi için %2 enflasyon hedefi belirlemişlerdir. Düşen fiyatların ekonomiye zarar vermesi, uzun vadede düşük ama istikrarlı bir enflasyon oranını ekonomi açıdan gerekli kılmaktadır.