Batılı devletler ile Rusya, Rusya’nın Ukrayna topraklarına gösterdiği ilginin meşruluğu konusunda fikir ayrılığında bulunmaktadır. Batılı ülkeler, bir süre önce gerçekleştirilen ve Kırım’ın Rusya’ya katılması ile neticelenen referandumu bir ilhak olarak değerlendirmektedir. Tabi Rusya bu sonucu Rusya ile derin tarihsel bağları olan Kırım toplumunun demokratik arzusu olduğunu söylemektedir. Neticede Batılı hükümetler durumdan duydukları hoşnutsuzluğu diplomatik yollardan ve müeyyideler aracılığıyla göstermişlerdir. Geleceğe yönelik belirsizlikler ve Rusya’ya uygulanabilecek yaptırımların artacağına yönelik endişeler yabancı yatırımcıların bir bölümünün de yatırımlarını geri çekmesine sebep olmuştur – paranın sadakati yoktur.
Uluslararası Para Fonu (IMF) Rusya’nın -ardışık iki çeyrek içerisinde küçülme yaşamasından ötürü- resesyona girdiğine inanmaktadır. Daha önceki tahminlerinde ekonominin 2014 yılı içerisinde %1.3 büyüyeceğini belirten IMF, son raporunda bu rakamı %0.2 seviyesine çekmiştir. IMF bu revizyonu yapmasının temelinde süregelen istikrarsızlık ve komşu Ukrayna ile yaşanan kriz olduğunu belirtmektedir. IMF’ye göre devam eden jeopolitik kriz ülkeden 100 milyar dolara varacak bir yatırım göçüne neden olacaktır. Açıkça görülmektedir ki, krizin derinleşmesi veya Batılı devletlerin yeni müeyyideler getirmeleri halinde Rusya’nın içerisinde olduğu sıkıntılar derinleşecektir.
Standard and Poor’s kredi derecelendirme kuruluşunun Rusya’nın kredi notunu düşürmesi (yatırım yapılamaz notunun sadece bir seviye yukarısına) ülkenin para piyasalarından aldığı borçlar için daha yüksek faiz ödemesi anlamına gelmektedir. Rusya’nın para birimi Ruble bu yıl içerisinde Amerikan doları karşısında %8’den daha fazla değer kaybetmiştir. Para biriminin bu derece değer kaybetmesi Rusya Merkez Bankasını faiz oranlarını %7.5 seviyesine çıkartmak zorunda bırakmıştır. Para kaynaklarının masraflı hale gelmesinden dolayı 2014 yılında enflasyonun %6 seviyelerinin yukarısına tırmanacağı tahmin edilmektedir.