Amerika Birleşik Devletleri'nin hisse senetleri piyasaları rekor seviyelere ulaşırken pek çok analizci borsaların aşırı değerlendiğini söylemektedir. Bu yorumlar, portföylerinde çeşitlilik yaratmak isteyen Amerikalı yatırımcıları hisselerin daha ucuz olduğu uluslararası borsalara yönlendirmektedir. Yatırım Kuruluşu Enstitüsü (ICI) tarafından yayınlanan verilere göre, yatırımcılar ABD hisse senedi fonlarından 6.3 milyar dolar azalttılar ve yabancı hisse senetlerine 60.5 milyar kaynak aktardılar.
Yabancı hisse senetlerine para aktarmak uzun vadeli yatırımcılar için pek de yeni bir konu değildir. Aslına bakarsanız portföylerde çeşitliliği artırmak amacıyla uluslararası borsalara yönelme işlemi uzun bir süredir devam eden bir süreçtir. ICI verileri yerel fon yönetimi kuruluşlarının 2003 yılında hisse senedi, tahvil ve karma fonların toplam yatırımların %57'sini oluşturduğunu göstermektedir. Aynı yılın Mayıs ayı sonunda ise bu oran %41 seviyesine kadar gerilemiştir. Bu süreç içerisinde fon yatırımcılarının yabancı hisselerdeki payı %10 seviyesinden %15 seviyesine tırmanmıştır.
Bundan on yirmi yıl kadar önce tipik bir Amerikalı yatırımcının portföyü çok basitti. Seçimleri arasında sadece ABD hisse senetleri ve ABD tahvilleri bulunmaktaydı. 1980 ve 1990'lı yıllarda ABD hisseleri büyük dalgalanmalara başlamıştı. 21inci yüzyılda ise eski yatırımcıların portföylerinin büyük bir bölümü hisse senetlerinin ağırlığı altında kalmıştı.
Kendi ülkelerinin hisse senetlerine gösterdikleri ilginin azalması Amerikalı yatırımcılardan beklenenin tam tersinedir. Amerikalı yatırımcılar sürüyü takip etmeleri ile bilinirler ve neticede S&P 500 (2013 yılının başlarından bu yana) ABD haricindeki hisselerin yaptığı getirinin yaklaşık iki katını sunmuştur. Herkesin bir anda düşükken alan ve yüksekken satan bilinçli yatırımcılar haline dönüştüğüne inanmak gerçekten de zordur.
Yatırımcıların büyük bir bölümünü alkışlamadan önce başka faktörlerin de etkili olduğu düşünülmelidir. Yabancı hisselere doğru gerçekleşen kayışın temelinde yaşlanan Amerikalıların emeklilik planlarının daha sofistike hale gelmesi yer almaktadır.
Çeşitlilik için dışarıya açılma kararını bazı yatırımcıların kendileri vermektedir. Geri kalan çoğunluk ise yatırım veya kişisel emeklilik danışmanlarının verdiği önerileri uygulamaktadır. 401(k) ve emeklilik fonlarının bir kısmı gelişmekte olan ekonomilere ait paylarını 2011 ile 2013 yılları arasında ikiye katlamıştır. Aon Hewitt'e göre portföyler içerisinde payları %15 seviyesinden %30'lara yükselmiştir. Pek çok 401(k) planı içerisinde standart haline gelen hedef tarihli fonların popülerliği artış kaydetmektedir ve bu sayede yatırımcılar kolaylıkla portföylerini çeşitlendirme olanağına sahiptir.
Neticede Amerikalıların bir bölümü farkında olmadan portföylerini zenginleştirmek için çok akıllı hamleler yapmaktadırlar.