Japonya Merkez Bankası para politikalarının düzenlenmesine yardımcı olması amacıyla iş dünyasına yönelik dört adet çeyrek dönemlik anket düzenlemektedir. Haziran ayındaki anket, 4000 Japon firmanın katılımı ile gerçekleştirilmiştir. Bu 4000 firmanın yaklaşık olarak 2000’i küçük, geri kalan 2000’i ise orta büyük ölçekli şirketlerin eşit dağılımından oluşmaktadır. Haziran araştırması, satış vergilerinin artırıldığı Nisan ayından bu yana yapılan ilk ankettir. 17 yıl içerisinde yapılan ilk vergi artışı sonrasındaki veriler doğal olarak normalden fazla ilgi çekmiştir.
İş dünyasının güvenine yönelik okuma (Mart ayındaki) 17 seviyesinden 12 seviyesine düşüş göstermiştir. Bunun anlamı, geleceğe iyimser bakan iş çevrelerinin geleceğe karamsar bakanlardan az sayıda olduğudur. Endeksin pozitif bir değer gelmesi olumlu havayı, negatif bir değerde gelmesi ise negatif ortamı işaret etmektedir. Güven endeksindeki son 18 ay içerisinde ilk kez azalma göstermiştir. Her şeye rağmen, ankette olumlu gelişmeler de göze çarpmaktadır; büyük ölçekli kuruluşlar yatırımlarını bu finans yılı içinde %7.4 artırmayı planlamaktadır. Bu durum yerel ekonomi konusunda iyimser olduklarını açığa çıkarmaktadır.
Tankan anketinin sonuçları Japonya’nın %3.4 gibi hızlı bir enflasyon yaşadığını gösteren verilerin hemen arkasına gelmiştir; bu rakam son 32 yılın en yüksek seviyesidir. Satış vergilerinin artırılmasının yerel talebin önünde bir engel oluşturabileceğine dair endişeler güçlenmektedir zira ülkedeki maaş artışı bu oranın gerisinde kalmıştır. Satış vergileri gelecek yılın Ekim ayında %10 seviyesine yükseltilecektir. Fakat bunun büyük bir problem yaratacağı korkuları yersiz olabilir. Kıyaslama için bir örnek vermek gerekirse, İngiltere’de “Katma Değer Vergisi” %20 oranındadır.
Japonya hükümeti, yaşlanan toplum dolayısıyla artan sosyal güvenlik harcamalarını dengeleyebilmek adına satış vergilerinde bu değişikliği yapma zorunluluğu hissetmiştir. Japonya, gelişmiş ekonomiler arasında en yüksek borç/GSYH oranına (yaklaşık olarak %230) sahiptir. Eğer piyasalar Japonya’nın finansal yükümlülüklerini yerine getirebileceği konusunda ikinci bir düşünceye sahip olmaya başlarlarsa, ülkenin dış borçlanma oranları astronomik boyutlara ulaşabilir.