Ekonominin bazı alanlarındaki gelişmelere bıkıldığında durum biraz farklı görünse de Büyük Resesyon milyonlarca Amerikalı için gerçekten sonlanmamıştır. Ülke çapında pek çok aile durgun istihdam piyasasının, artan yaşam giderlerinin ve yerinde sayan ücretler ile baş etmeye çalışmaktadır. Teknik olarak 2009 yılında bitmiş varsayılsa da karşılaşılan zorluklar yakın gelecekte kaybolacak gibi görünmemektedir.
Amerika Birleşik Devletleri Sayım Bürosu tarafından yayınlanan yeni bir rapora göre, aileler finansal kriz ile boğuşmaktadır. 2011 yılında 51100 USD olan aile başına düşen ortalama gelir, 2012 yılında 51017 USD seviyesine gerilemişti. Ücretler üç yıldır ardışık olarak gerilemektedir ve 2007 yılı ortalamasının %8.3 aşağısında bulunmaktadır. Ülke 2008 yılında Büyük Buhran'dan sonra karşılaşılan en büyük finansal sorunların pençesine düşmüştü. Resmi rakamlar, geçen yıl toplumun %15'inin yoksulluk sınırının gerisinde olduğunu da ortaya koymaktadır. Bu rakam 2007 yılına kıyasla %2.5 fazladır.
Amerika Merkez Bankasının aradığı zenginlik göstergeleri de geriden takip etmektedir. Geçen senenin Eylül ve Ekim aylarında 4100'den fazla katılımcı üzerinde gerçekleştirilen ankete göre görüş bildirenlerin sadece %25'ini ailelerini ancak geçindirebilmektedir. %13'lük kesim ise finansal zorluklar içerisinde olduklarını belirtmiştir. Durumun daha önceki 5 yıla nazaran kötü olduğunu belirtenler ise %34 seviyesindedir. Ancak %30 gibi düşük bir kesim geçmişe oranla iyi durumda bulunduklarını söylemiştir.
Anketin sonucunda "Amerika Birleşik Devletlerindeki pek çok hane Büyük Resesyondan etkilenmiştir. Hane halkının yaşadığı geniş çaplı finansal baskılar ülke açısından ekonomik zorluklar teşkil etmektedir. Ülkenin iyileşme sürecinin tamamlaması ailelerin ve tüketicilerin durumlarında meydana gelecek gelişmesinin yansımasına bağlıdır" ifadesi kullanılmaktadır.
İşsizlik
Hisse senetleri piyasalarındaki yükselişe rağmen, Amerika'daki istihdam durumu zayıflığını korumaktadır. İşverenlerin Ağustos ayında 169000 yeni işçi almasına ve işsizlik oranın düşmesine karşın tablonun geneli endişe vericidir.
Bir süre önce açıklanan veriler işsizlik oranının 2008 yılının Aralık ayından bu yana gözlenen en düşük seviyelere ulaştığını göstermektedir. 2009 yılında %10 gibi büyük bir rekora dayanan işsizlik oranı son 57 aydır uzun vade ortalamanın yukarısında seyretmektedir.
Part-time çalışan fakat tam günlük bir işe geçmek isteyen kişilerin ve aramayı bırakmış olsa da çalışmak isteyen kişilerin de normal istatistiklere dahil edildiği U-6 oranı ise %13.7 gibi yüksek bir seviyede bulunmaktadır.
Belirgin İşaretler
Ekonomik ortamın zayıf olduğuna dair pek çok işaret mevcuttur.
Otomobil satışları ekonominin sağlığını ölçen en iyi göstergelerden birisi olmuştur. En son rakamlar otomobil alımı için kullanılan kredilerde ortalama vadenin -ilk çeyrekte- 66 aya yükseldiği ortaya koymaktadır. Bu rakam 2006 yılından bu yana karşımıza çıkan en yüksek seviyedir. Yeni araç alımı için kullanılan kredilerin %25'lik bölümü 73 veya 84 aya ötelenmiştir; geçen yıla oranla %27.6 artış gerçekleşmiştir. Alınan kredilerin ortalaması da 27612 USD gibi rekor bir düzeye ulaşmıştır.
Ev sahibi olmak da Amerikan Rüyasının en önemli parçalarından birisidir. Öte yandan, konut balonun yarattığı etkiler ve artan fiyatlar birçok alıcının piyasa dışında kalmasına yol açmaktadır.
ABD Sayım Bürosunun geçen ayki verilerine göre ev sahibi olma oranında %0.3'lük bir gerileme yaşanmıştır. %65 seviyesinden %64.7 seviyesine gelinmiştir ki bu da son on dokuz yılın en düşük seviyesi anlamına gelmektedir. Bunun yanı sıra, kiralık konutlar ikinci çeyrekte %7.5 seviyesine düşmüştür (1997 yılından bu yana görülen en düşük seviye). Kira ücretleri konut fiyatları kadar büyük bir artışa maruz kalmasa da veriler kiraların son on iki ay içerisinde %6.1 oranında tırmandığını işaret etmektedir. Parasal olarak zorluk çekenler için ciddi bir sıkıntı olduğu kesindir.
Para biriktirmek de Amerikalıların kaybettiği cepheler arasında bulunmaktadır. Bankrate tarafından gerçekleştirilen bir ankete göre Amerikalıların %26'sının acil durumlarda kullanmak üzere sakladığı bir birikimi yoktur. %67'lik bir kesim altı aylık, %50'lik bir kesim ise üç aylık harcamalar için birikim yapabilmiştir. Son bir yıl içerisinde üç aylık giderlerini karşılayabilecek Amerikalıların oranı %45 seviyesinden %40 seviyesine düşüş kaydetmiştir.
Amerikan ekonomisinin zayıf kaldığının bir başka göstergesi ise yüksek öğrenim derecesi elde etmenin masrafındaki artıştır. Harçların sınırları zorlaması bazı Amerikalıların üniversite tecrübesini yaşamak konusunda ikinci kez düşünmeye zorlamaktadır. Senelik ücretlerin enflasyon oranın bir hayli yukarısında seyretmesi, diplomanın sağladığı göreceli zenginlik garantisi tehdit eder niteliktedir.