Almanya, Fransa, Avusturya ve İtalya gibi ülkeler tarafından çevrili İsviçre, Avrupa'nın kalbinde yer almaktadır. Fakat buna rağmen, kendisini bloğun dışında tutmakta ve para birimi İsviçre frankını kullanmaya devam etmektedir. Bu sebepten dolayı Avrupa ile çok sıkı bağlara sahip olan ülke Avrupa Serbest Ticaret Birliğine (EFTA) katılmıştır. İsviçre'de yapılan bir referandum sonrasında AB vatandaşlarının ülkede çalışma ve yaşama konusunda bazı sınırlamalara tabi olması gerektiğinin benimsenmesi ile birlikte ilişkiler biraz soğumuştu - İsviçre hükümetinin tam olarak nasıl sınırlamalar getireceği anlaşıldığında işlerin rengi daha da değişebilir.
İsviçre ekonomisinin bu yılın ikinci çeyreğinde %0.5 oranında büyüyeceği tahmin edilmekteydi. Fakat açıklanan rakamlar ülkenin büyüme konusunda yerinde saydığını ve ekonomik performansın son iki senenin en kötü düzeyinde bulunduğunu göstermektedir. Performansın bu derece zayıf olmasının temelinde Avrupa Birliği ülkelerinden gelen talebin azalması ve ülkenin inşaat sektörünün aktivitesindeki yavaşlama yattığına inanılmaktadır. Son zamanlarda, Avrupa Merkez Bankasının blok ekonomilerini desteklemek adına yeni tedbirler almak zorunda kalacağı ve bu durumun İsviçre frankının Euro karşısında değerlenmesine neden olacağı spekülasyonları türemiştir.
Bütün bunlara karşın Dünya Ekonomik Forumu, İsviçre'nin dünyadaki en rekabetçi ekonomilerin başında olduğunu ilan etmiştir. Bu inceleme içerisinde alt yapı, istihdam piyasası verimliliği, eğitim, ilham ve teknolojik hazırlık gibi pek çok faktör göz önünde bulundurulmaktadır. İkincilik koltuğuna Singapur otururken, dünyanın en büyük ekonomisine sahip ABD üçüncü, dünyanın en büyük ikinci ekonomisi olan Çin ise 28inci sırada yer almıştır. Dünyanın önde gelen 144 ekonomisinin rekabet kabiliyetini kıyaslamayı hedefleyen bu çalışmaya göre Almanya 5inci, İngiltere ise 9uncu sırada bulunmaktadır.