Dünya Bankasının görevi yoksulluğun ortadan kaldırılması yönünde faaliyetler gerçekleştirmektedir; banka aynı zamanda dünyanın yoksullukla mücadele eden en büyük kuruluşu niteliğindedir. Dünya Bankası 100'den fazla az gelişmiş ülkeye kaynak, bilgi ve gerekli yardımları temin etmektedir. Kuruluş, geleceğe yönelik ekonomik tahminlerde bulunmaktadır.
Dünya Bankası, dünyanın en büyük ekonomisi olan Çin'e yönelik büyüme tahminlerinde revizyona gittiğini belirtmiştir. Kuruluş Çin'in bir dizi yapısal reformlar yaşamasından dolayı önümüzdeki üç yıl içerisinde ekonomik büyümenin yavaşlayacağını tahmin etmektedir. Ancak bu rakamlar Çin'in rakiplerinin pek çoğu için bile nefes kesicidir. Dünya Bankası bu seneye ait tahminini %7.6 seviyesinden %7.4 seviyesine indirmiştir. Kuruluş bu ülkenin ekonomisinin genişleme hızının gelecek sene %7.2 seviyesine, 2016 yılında ise %7.1 seviyesine düşeceği beklentisi içerisindedir. Banka aynı zamanda -küresel ticaretin zayıflamaya devam etmesinden ötürü- Doğu Asya'nın bölgesel gelişiminin de hız keseceğini ve %7.1 seviyesinden %6.9 seviyesine geleceğini düşünmektedir.
Çin hükümeti büyüme hedefi olarak belirlediği %7.5 oranını tutturmayı amaçlamaktadır fakat analizciler Çin'in (en azında şu aşamada) belirlediği noktaya ulaşabilmek için yeni destek tedbirleri alacağına inanmamaktadır. Dünya Bankası, Çinli yetkililerin genişlemeyi körüklemeye yönelik çalışmaların getireceği riskleri göz ardı etmeyeceğine ve bu durumun ekonomik gevşekliğe yol açacağına inanmaktadır. Kuruluş yayınladığı raporda "Yerel hükümetin borçlarını dizginlemek, gölge bankacılığı hafifletmek ve fazla kapasite, yüksek enerji talebi, aşırı kirlilik konularının önüne geçmek yatırımları ve fabrika üretimini azaltacaktır" ifadesini kullanmaktadır.
Küresel bazda talep zayıflığını sürdürmektedir ve buna bağlı olarak Çin malları baskı altında kalmaktadır. Çin, küresel ekonomik güçlerin ulaşmak için can attığı devasa ve yüksek potansiyele sahip bir iç pazara sahiptir. Ülkenin iç ve dış pazarlar arasındaki dengeyi yeniden düzeltmesi gerekmektedir. Ancak bunun için zenginliklerin -komünist hükümetin şu ana kadar yaptığından- çok daha adil şekilde paylaştırılması şarttır.