Ağustos ayı ortalarından bu yana Japon yeni Amerikan doları karşısında çok belirgin bir değer kaybına uğramıştır (102 seviyesinden 110 seviyesine uzanan bir hareketlilik gözlenmiştir). Fakat Japon yeninin ekonomik çalkantıların yaşandığı dönemlerde halen güvenli bir liman olarak değerlendirilmesi küresel yavaşlamaya yönelik korkuların paritenin son zamanlarda bir miktar gerileme yaşamasına neden olmuştur. Her şeye rağmen, dün 100 pipten fazla ilerlemeyi başaran parite bugün 108.25 seviyesinden işlem görmektedir. Japon yeninin ucuzlaması doğal olarak Japonya'nın ihraç ürünlerini dış piyasalarda daha rekabetçi hale getirmektedir.
Bu durumun sağladığı kısmi avantaj Japonya'nın gerçekleştirdiği ihracatın Eylül ayında son yedi ay içerisindeki en iyi yükselişi sergilemesine katkıda bulunmuştur. Geçen ay gerçekleşen %6.9 büyüme sayesinde ülkenin ihracatı 60 milyar dolar seviyesine erişmiştir. Diğer taraftan veriler, ülkenin aynı dönemdeki ithalatının %6.2 oranında artış kaydettiğini de ortaya koymaktadır. Diğer bir değişle, 2013 yılına kısayla %1.6 oranında genişleyen ticaret açığı 9 milyar dolar seviyesine gelmiştir.
Maliye Bakanlığı tarafından yayınlanan rapora göre Asya'ya yapılan ihracat güç kazanmıştır; Çin'e yapılan satışlar %15 oranında fazlalaşmıştır.
Japonya'nın ticaret açığının genişlemesindeki en önemli faktör fosil bazlı yakıtların (en başta LPG olmak üzere) getirdiği ekstra maliyettir. Japonya, 2011 yılının Mart ayında meydana gelen tsunami felaketinden sonra faaliyet dışı kalan nükleer santrallerin ürettiği elektriği karşılayabilmek amacıyla petrol ürünleri ithalatını artırmak zorunda kalmıştır. Bu ürünler tabi ki dolar üzerinden fiyatlandırılmaktadır ve Japon yeninin değer kaybetmesi fiyatlara direk yansımaktadır.
Son günlerde açıklanan ekonomik verilerin zayıf bir tablo sergilemesi Japonya hükümetinin yeni destek tedbirleri alacağı yönündeki spekülasyonları körüklemektedir. Beliren tablo aynı zamanda gelecek yılın Ekim ayında gerçekleştirilmesi planlanan vergi artışı (satış vergisinin %15 seviyesine yükseltilmesi) konusunda da bazı şüpheler doğmasına yol açmıştır. Bazı kesimler tüketici harcamalarının bu artışa dayanamayacak kadar güçsüz olduğuna inanmaktadır.