Bazı çevreler küresel hisse senetleri piyasalarında yaşanan düşüşler ile Afrika'da büyük bir trajediye ve 4500 kadar kişinin ölümüne yol açan Ebola ile ilişkilendirmektedir. Bu salgın kontrol altına alınana kadar yeni ölümlerin meydana geleceği de bilinmektedir. Ancak inatçı yatırımcıların sadece Afrika'nın belirli bir bölgesinde etkili olan (dünyanın diğer bölgelerinde birkaç vaka dışında salgın problemi ortaya çıkmamıştır) bu virüsten çok fazla etkilenmesi olası görünmemektedir. Neticede istatistiklere göre Afrika'nın Sahara Çöllerinde malarya'nın sebep olduğu ölümlerin üç aylık ortalaması 2005 yılında Hindistan Denizi'nde meydana gelen tsunaminin yarattığı (200000'den fazla kişi) kayıplardan fazladır. Tabi arada bazı farklar bulunduğu kesindir. Ebola, bulaşıcı özelliğe sahiptir ve milyonların hayatına mal olacak küresel bir salgına dönüşme olasılığı taşımaktadır. Diğer taraftan malarya ve tsunami sadece doğrudan etkilenenleri tehdit etmektedir. CDC tarafından gerçekleştiren bir araştırmaya göre 2009 yılındaki H1N1 virüsü salgını dünya genelinde 150000 - 500000 ölüme sebep olmuştur.
Büyük küresel piyasalarda yakın zamanlarda gözlenen yön değiştirme hareketlerinin arkasında zayıf küresel talebin bulunduğunu belirtmek çok daha mantıklı bir açıklamadır. Talebin zayıflaması üretimden servis sektörüne varan çok geniş bir spektrumu etkileyecek ve doğal olarak hisselerin değer kaybetmesine yol açacaktır. Aslına bakarsanız hisselerin veya diğer yatırım araçlarının şu anki değerlerinin küresel ekonominin konumuna nazaran çok daha yukarı seviyelerde olduğu tartışılabilir hale gelmiştir (kaldı ki bu tartışmaların başladığı da görülmektedir). Bizi bulunduğumuz noktaya getiren sebeplerin başında pek çok ülke tarafından uygulanan aşırı destekleyici para politikaları gelmektedir. Bu ülkeler iyileşme sürecini ve büyümeyi desteklemek adına (tahviller gibi önemli varlıklara olan talebin artmasını garantilemek vasıtasıyla) ekonomiye "ucuz" para pompalamışlarıdır. Mantık çerçevesi içerisinde düşünülecek olursa, eğer bir varlığın aşırı değer kazandığına (veya fiyatının çok üst seviyelerine çıktığında da denilebilir) ve artık talebin zayıflamaya başladığına inanıldığında o varlığı elden çıkarmanın zamanı gelmiş demektir.
Piyasalar büyük olasılıkla hisse senetleri fiyatlarının makul seviyelere gerilediğine kanaat getirene veya küresel talebin yeniden artışa geçeceğini işaret eden ekonomik veriler elde edilene dek düşüşlerini sürdüreceklerdir.