Dünyanın en büyük ekonomileri düzenli olarak çeyrek dönemlik ekonomik aktivite tahminleri yayınlamaktadır. Gayri Safi Yurtiçi Hasıla (GSYH) rakamları göreceli açıdan ekonominin bir önceki çeyreğe kıyasla nasıl bir performans sergilediğini (büyüdüğünü veya daraldığını) ortaya koymaktadır. Büyüme rakamları sıklıkla yıllık bazda da ele alınmaktadır, böylelikle ekonominin o sene içerisinde ne oranda genişlediği veya küçüldüğü de tahmin edilmektedir. GSYH verileri ilk kez açıklanmalarının ertesinde -sonradan netleşen ek bilgiler ışığı altında- birkaç kez revizyona uğramaktadır.
Birleşik Krallık koalisyon hükümeti ülke ekonomisinin diğer büyük (demokratik) toplumların pek çoğundan daha hızlı genişlediğini iddia etmektedir. Yapılan ilk tahminler İngiltere ekonomisinin üçüncü çeyrekte %3 büyüdüğü yönündeydi. Fakat zaman içerisinde elde edilen yeni veriler bu tahminlerin biraz iyimser olduğunu açığa çıkarmıştır (rakam %2.6 seviyene gerilemiştir). Bu düşüşün faturası hükümet harcamalarının azalması ve iş çevrelerinin yaptığı yatırımların zayıflaması kadar ithalatın artmasına çıkarılmaktadır. Ticaret dengesi verilerine bakıldığında ihracat ile ithalat arasındaki farkın 27 milyar sterlin (GSYH'nin %6'sı) gibi sürdürülmesi zor bir seviyeye eriştiği anlaşılmaktadır.
Atlantik okyanusunun diğer tarafında yer alan dünyanın en büyük ekonomisine ait büyüme rakamları ise (yılık bazda) %3.9 seviyesinden %5 seviyesine yükseltilmiştir (bu durum David Cameron'un 2015 yılının Mayıs ayında yapılacak genel seçimde kullanacağı sloganları bir hayli zora sokacaktır). Amerika Birleşik Devletleri'ne ait verilerin gelişme göstermesinin temelinde beklentilerin ötesine çıkan tüketici ve iş çevreleri harcamaları yatmaktadır. GSYH'nin %5 artması, ABD tarihi açısından, son 11 yılın en iyi performansı anlamına da gelmektedir. Tüketici harcamaları ABD ekonomisinin %70'ine tekabül etmektedir ve doğal olarak büyümenin anahtarı sayılmaktadır.