Avrupa Merkez Bankası toplantısının gerçekleştirileceği bu hafta içerisinde, çok yakından takip edilen ekonomik barometrelerden birisi Almanya'da yatırımcı güveninin artış kaydettiğini ortaya koymaktadır - beklentiler bu toplantıda büyük miktarlara varan bir niceliksel gevşeme paketi açıklanacağı yönündedir.
ZEW (Ekonomik Araştırma Merkezi) tarafından yapılan açıklamaya göre geçen ay 39.4 seviyesinde olan ekonomik güven endeksi üçüncü ardışık yükselişe imza atarak 48.4 seviyesine ulaşmıştır. Bu endeksin uzun vade ortalaması 24.5 seviyesinde bulunmaktadır ve bu ay elde edilen rakam geçen yılın Şubat ayından bu yana en yüksek değerdir. ZEW Başkanı Profesör Clemens Fuest, verilere yönelik yaptığı açıklamada: "Yeni sene para piyasaları açısından karmaşalarla başlamıştır. Yunanistan'da yapılacak parlamento seçiminin haberi ve İsviçre Merkez Bankası'nın frankın euro karşısındaki değerine müdahale etmeyeceğini ilan etmesi hisse senedi piyasalarında güçlü dalgalar yaratmıştır. Her şeye rağmen, bu olaylar ZEW'in finans piyasaları uzmanlarının Almanya ekonomisine yönelik beklentilerinde bir değişikliğe sebep olmamıştır. Bunun yerine, azalan petrol fiyatları ve değer kaybeden euro'nun göstergenin artmasına katkıda bulunduğu anlaşılmaktadır.
Piyasadaki genel kanı Avrupa Merkez Bankası'nın, ekonomiyi desteklemek ve deflasyonu alt edebilmek maksadıyla, kendi niceliksel gevşeme paketini devreye sokacağı yönündedir. Böyle bir kararın çıkması euroyu büyük ihtimalle diğer para birimleri karşısında daha da gerilere çekecektir zira bu yeni tedbirler Avrupa Merkez Bankası'nın faiz oranlarını uzunca bir süre artırmayacağı anlamına gelecektir. Öte yandan, çok büyük gerilemeye maruz kalan petrol fiyatları ve bir hayli değer yitirmiş euro, Euro Bölgesi için gerekli ek desteği zaten temin etmiş olabilir. Ayrıca, Almanya'nın Avrupa Merkez Bankası'nın üye devletlerin tahvillerini almaya başlaması konusuna pek de sıcak bakmadığı uzun bir süredir bilinmektedir. Petrol fiyatlarındaki gerilemenin yarattığı baskının zaman içerisinde etkisini yitirmesi enflasyonun yükselmesine yardımcı olacaktır. Bu aşamada Avrupa Merkez Bankası'nın dikkate alacağı en kritik konulardan bir tanesi de tüketici harcamalarının gidişatı olacaktır. Eğer tüketici harcamaları zayıflamadan devam ederse, fiyat deflasyonunun ekonomi üzerindeki etki sadece bir başlangıç görevi görecektir. Japonya'nın aksine, Avrupalıların büyük bir bölümü ellerinde kalan fazla parayı uzun dönem biriktirmek yerine bugünkü ihtiyaçlarına harcamayı tercih etmektedir.
Dahası, yakın gelecekte yapılacak genel seçimlerin Yunanistan politikasına nasıl bir rota çizdireceğine dair hissedilen belirsizlik euro üzerinde baskı teşkil etmektedir. Sol kanat partisi Syriza'nın seçilmesi halinde ülkenin Uluslararası Para Fonu ve Avrupa Merkez Bankası ile çatışma haline düşeceği ve ortak para uygulamasını terk edeceği düşünülmektedir. Uzmanlar bu yönde bir kararın Yunanistan açısından felaket anlamına geleceğini ifade etmektedir. Uzmanlara göre Yunanistan'ın ayrılması geride kalan üyeler üzerinde cüzi bir etki oluşturacaktır.