Gerek Yunan halkının gerekse Euro Bölgesi ortaklarının Yunanistan'ı blok dışında görmek istemediği düşünülecek olursa, en nihayetinde (Yunanistan'ın kurtarma yardımı kapsamında alması gereken €7.2 milyarlık son dilimin salınabilmesine de olanak tanıyan) bir uzlaşma sağlanması pek de şaşırtıcı gelmeyecektir. Bu para, ülkenin Troyka'dan (Avrupa Topluluğu, Uluslararası Para Fonu ve Avrupa Merkez Bankası) daha iyi koşullar kopartabilme çabasında olacağı önümüzdeki dört ay içerisinde ayakta durabilmesine yardımcı olacaktır. Tabi bu anlaşmanın hayata geçebilmesi için ulusal parlamentolar tarafından da onaylanması gerekmektedir. Birçok kişi bunun sadece bir formalite olduğunu düşünmektedir.
Kreditörler, Yunanistan'ın iyileştirilmiş bir kurtarma yardımına razı olmasından hoşnut görünseler de (Yunanistan görüşmelerin başında borçlarının yarısının tıraş edilmesi ve bazı reformların sonlandırılması talebinde de bulunmaktaydı) ülkenin kendi payına yeteri kadar taviz vermediği düşüncesini taşımaktadırlar.
Yunanistan, ülkeye aktarılan paranın onayını denetleyen (yapılması gerekli reformların ve kesintilerin ne aşamalarda olduğunu kontrol eden) Troyka'nın süreçten çıkarılmasını istemektedir. Neticede artık ülkenin alacağı son bir dilim kalmıştır ve dolayısıyla bu istek Avrupa Birliği ve Uluslararası Para Fonu açısından çok büyük bir sorun olmayacaktır. Yunanistan, yardımın son fazını garanti altına almak ve Troyka'nın hakimiyeti sonlandırmak üzere bazı sözler vermiştir - özellikle de kaçakçılık, vergiden kaçınma ve vergi kaçırma konularını çözümlendireceğine yönelik (eh zaten zengin çevreler ve devasa şirketlerin solcu hükümetin oklarına hedef olması kaçınılmazdır). Verilen sözler BBC internet sitesinde şu şekilde özetlenmiştir:
- Vergiden kaçınma ile savaş
- Rüşvetçilik ile mücadele
- Gerçekleştirilen özelleştirmelerin geri döndürülmesinden ziyade yeni yapılacak özelleştirmelerin gözden geçirilmesi
- Toplu sözleşlerin uygulanması, asgari ücretin yükseltilmesinden vazgeçilmesi
- Kamu harcamaları artırılmadan, konut yardımı ve ücretsiz sağlık bakımı temin edilmesi suretiyle, insani krizin azaltılması
- Genel maaş yükünü artırmadan kamu sektöründeki maaş kesintilerinin önüne geçecek reformlar yapılması
- Emekli maaşları birikiminin fonların desteklenmesi erken emekliliğin cazip olmaktan çıkarılması vasıtasıyla güçlendirilmesi
- Sayısı 16 olan bakanlıkların 10'a düşürülmesi, özel danışmanların azaltılması ve yöneticilerin özel ayrıcalıklarının kesilmesi
Bu konularda verilen sözlerin aslında beş yıl kadar geriye uzandığını da hatırlatmak isterim. Yunanistan ekonomisini rayına oturtabilmek maksadıyla kurtarma yardımı paketinin içerisine yerleştirilen vergiden kaçınma, rüşvetçilik ve kaçakçılık gibi konuların bu zamana kadar neden halledilmediğini tabi ki sorabilirsiniz.
Yunan hükümeti tarafından tanınan imtiyazları seçmeniniz kadar parlamentoya yutturmak da kolay olmayacaktır.
Fonlamaya yeşil ışık yakılmış olmasına karşın bazı anahtar rollerin süreç içerisinde belirgin bir önem taşıyacağı anlaşılmaktadır. Yine de, Yunanistan en azından dört aylık ek bir süre kazanmıştır; tabi aynısı Euro Bölgesi için de geçerlidir.
Uluslararası Para Fonu Başkanı Christine Lagarde, Eurogrubu'na gönderdiği mektupta şu önemli mesaj göze çarpmaktadır:
"Rüşvetçilik ve vergiden kaçınma gibi alanlarda yeni hükümetin daha kararlı görünüş sergilemesi beni cesaretlendirmiştir. Öte yandan, aralarında çok kritik olanlarında yer aldığı küçük bir kesimin yeni Yunanistan hükümeti tarafından hayata geçirileceğinin net bir şekilde anlaşılamadığını belirtmek isterim".
Avrupa Merkez Bankası Başkanı Mario Draghi, kendisi ile ilgili noktalara yönelik görüş bildirirken "Yunanistan'ın getirdiği teklifler, süregelen programdaki taahhütlerden -pek çok açıdan- farklıdır" ifadesini kullanmıştır. Draghi aynı zamanda, yeni alınacak önlemlerin "eskileri ile aynı veya eskilerinden daha iyi kalitede" olduğunun kontrol edilmesi gerektiğini de eklemektedir.
Avrupa Topluluğu ve Avrupa Merkez Bankası, Yunanistan'ın taahhütlerini "sağlam bir başlangıç noktası" olarak değerlendirmektedir. Eurogrubu, "Yunan yetkililere gerçekleştirecekleri reformların listesini, şu anki anlaşma çerçevesinde, enstitülerle koordineli bir şekilde genişletmeleri çağrısında bulunuyoruz" demiştir.
Yunan seçmeni açısından ortadaki en bariz gerçek, görüşmeler içerisinde borçların tıraş edilmesi konusunda en ufak bir kazanç sağlanamamıştır; kreditörler bu konuda kıllarını bile kıpırdatmamaktadır. Ayrıca ülke kurtarma yardımının koşullarına sadık kalmaya zorlanmaya devam etmektedir. Seçmenlerin Syriza'yı iktidara bunun için getirmediği apaçık ortada olsa da uluslararası kreditörlere söz geçirmek konusunda pek fazla bir şansları bulunmamaktadır.