Japonya, dünyanın en büyük ekonomileri sıralamasında Amerika ve Çin'in ardında yer almaktadır. Ekonomik gücünü büyük oranda dünyanın pek çok bölgesine gerçekleştirdiği ihracattan almaktadır. Her şeye rağmen, ülke ekonomisinin gerçekleştirdiği üretimin %60'lık bölümü yerel pazar tarafından tüketilmektedir.
Japonya ekonomisi 2014 yılının ikinci çeyreğinde %7.3 oranında küçülmüştü - bu aynı zamanda 2011 yılının Mart ayında yaşanan deprem ve tsunami felaketinden sonra yaşanan en büyük daralma olmuştu. Üçüncü çeyrekte gözlenen %1.6 oranındaki daralmanın faturası ise satış vergilerinin %5 oranından %8 oranına yükseltilmesine kesilmişti. Aslında bu vergi artışı bir önceki hükümet, Noda yönetimi, tarafından tasarlanmıştı. Vergilerin bu yılın Ekim ayında bir kez daha artırılması planlanmış olsa da Shinzo Abe hükümeti bu kararı rahatlıkla erteleyebilmesi için gereken çoğunluğu ve güveni sağlayabilmek maksadıyla erken seçime gitmişti.
Ülkeden açıklanan en son veriler ekonominin (analizcilerin %3.7 büyüme tahminlerinin aksine) %2.2 oranında büyüdüğünü işaret etmektedir. Ne olursa olsun, bu rakam ülke ekonomisinin resesyondan çıktığı anlamına gelmektedir (ekonomik küçülmenin iki veya daha fazla ardışık çeyrekte gözlenmesi resesyon olarak tanımlanmaktadır). Tüketici harcamaları dördüncü çeyrekte %0.3 oranında artmasına rağmen, %0.7 olan beklentilerin yarısından bile azdır.
İhracat son çeyrekte, üçüncü çeyreğe kıyasla, %2.7 tırmanış sergilemiştir. İthalat artışı ise %1.3 olmuştur. Diğer taraftan, Japonya'nın petrol fiyatlarındaki büyük gerilemeden faydalandığı da görülmektedir. Kaldı ki ülkenin petrol üretimi çok düşük seviyelerdedir. Shinzo Abe'nin 2011 yılı felaketi sonrasında kapatılan nükleer enerji santrallerini yeniden faaliyete geçireceği tahmin edilmektedir. Bu yönde atılacak bir adım ülkenin ödemeler dengesini olumlu yönde etkileyecektir fakat halkın endişelerini de yeniden su yüzüne çıkaracaktır.