Birilerinin borçlarınızı silmesi ve üretiminde hiç bir katkınızın olmadığı boyunduruktan kurtarılarak özgürlüğünüzün geri verilmesi çok muhteşemdir. Diğer taraftan, ister beğenin ister beğenmeyin, eğer borçlar bir hükümet tarafından sizin adınıza alınmışsa sürekli kancanın ucundasınız demektir. Bundan bir ay kadar önce Syriza, ülkenin borçlarını azaltacağı ve AB/IMF tarafından kurtarma yardımının bir parçası olarak diretilen kemer sıkma politikalarının geçmişte kalacağı vaatleri sayesinde, koltuğu devralmıştır. Syriza'nın en koyu sol kanat üyeleri bile devraldıkları harabeden ne Almanya'yı, ne Fransa'yı ne de diğer Euro Bölgesi ülkelerini sorumlu tutmaktadır. Öte yandan, Yunan hükümeti, acımasız tasarruf tedbirlerinin yarattığı sıkıntı ve yoksulluktan bu ülkelerin mesul olduğunu düşünmektedir.
Yunanistan, Troyka'nın (Uluslararası Para Fonu, Avrupa Birliği ve Avrupa Merkez Bankası) yardım paketinin 7 milyar Euro tutarındaki son dilimini almayı istememektedir. Bunun yerine kendilerine (aynı meblağnın) kredi köprüleri aracılığı ile temin edilmesini ve Euro Bölgesi'nin geri kalanını ikna sürecinde rahatça nefes alabilmeleri için altı ay süre tanınmasını arzulamaktadır. Hollanda Maliye Bakanı ve Eurogroup Başkanı Jeroen Dijsselbloem'in yaptığı benzetmede olduğu gibi kokusu aynı olduktan sonra adının gül olup olmaması ne fark eder ki. 7 milyar Euro paranın kredi köprüsü üzerinden temin edilmesi ile şu anki yardım programından alınması arasında hiçbir fark yoktur - belki de Yunanistan'daki hiç kimse kredi köprüsü ile bulunacak paraların şu anki yardım programına kıyasla daha fazla faiz ödemesi gerektirebileceğinin farkında değildir.
Yunan yönetimi yükümlülüklerinden dolayı iflas etmemek için büyük ızdırap çekmektedir. Diyaloga açık olduklarını ifade etseler de Euro Bölgesi içerisinde hayatta kalabilmek için gerekli en önemli şeyi yapmaya niyetli görünmemektedirler - kendi hür iradesiyle aldığı sorumlukları yerine getirmek. Anlaşılan o ki, Yunan yetkililer Euro Bölgesi'nin güçlü yumruğunun kendilerine yöneltilmeyeceği düşüncesi içerisindedirler - fakat büyük bir kumar oynuyorsanız nerede durmanız gerektiğini çok iyi seçmelisiniz. Eğer Yunanistan yükümlülüklerine bağlı kalmaya kendisini adarsa, ortaklarından tasarruf tedbirlerinin verdiği sıkıntıları en aza indirgeyebilmek için (büyümeyi destekleyecek reformların adapte edileceği süre çerçevesinde) gereken sosyoekonomik yardımları talep edebilir. Uzun vadede ülke halkına en faydalı seçenek budur ve böylelikle bir felaketin de önüne geçilmiş olunacaktır. Her şeye rağmen, eğer kişi demokratik bir seçim yaparak mali bir uçurumdan atlayarak kafa üstü çakılmayı tercih ederse, verdikleri karara saygı duymaktan başka yapabilecek bir şeyimiz yoktur.