Başlık yeteri kadar dramatik görünse de, detaylar çok daha olağandır. Salı günü %1.85 oranında düşüş yaşayan Dow Jones Endüstriyel Ortalama, 17663 seviyesinden kapanış gerçekleştirmiştir - böylelikle endeks yeni yıla başladığı seviyenin aşağısına inmiştir (endeks 2 Ocak 2015 tarihinde 17833 seviyesinden açılış yapmıştı). Aslına bakarsanız endeks bir günlük keskin bir düşüşten ziyade, Ocak ayı genelini değer kaybı ile geçirmiştir - yükselişi Şubat ayında gerçekleştirmiştir. Sonrasında ise rekorlara imza atarak bir süre bu bölgede oyalanmıştır. Her şeye rağmen, ortada bir gerçek vardır ki o da Amerika'nın en büyük hisse endeksi senenin ilk iki buçuk aylık döneminde en fazla %2'ye yakın bir tırmanış sergilemiş ve en nihayetinde o kazançlar da tamamen yok olmuştur.
Nasdaq bileşik endeksi daha iyi bir performans ortaya koymuştur. Geçen haftaya kadar endeks sene başına kıyasla %4.1 artıda bulunmaktaydı. Genel bir kıyaslama yapmak gerekirse geçen hafta: Dow Jones %0.13, FTSE %5.3, Nikkei %8, Dax %17.7 ve CAC %14.3 değer kazanmıştı. Euro Bölgesi hisse senetleri piyasalarının şaha kalkması Avrupa Merkez Bankası'nın niceliksel gevşeme programını (9 Mart, Pazartesi) başlatmasından daha önceye rastlamaktadır. Daha önceki tarihlerde Amerika Merkez Bankası'nın varlık alımları programı ile yaratılan ABD fonlarının daha iyi kazançlar peşinde koşabilecekleri gelişmekte olan piyasalara aktığı yorumları yapılmaktaydı. Şimdi ise bu paraların ABD'nin daha güçlü yapıya kavuşacağı beklentileri dolayısıyla ülkeye geri getirildiği konuşulmaktadır (tabi faiz oranlarının artırılacağı beklentilerini de hesaba katmak gereklidir). Dow Jones endeksinin vasat bir ilerleme yaşamasının gerisinde belki de bu öngörüye duyulan şüphecilik yatmaktadır.
Amerikan dolarının döviz piyasası içerisinde aldığı yola bakmak biraz daha ipucu verebilir. Amerikan doları, sene başına kıyasla, Japon yeni karşısında %0.6, Euro karşısında %10.6 ve İngiliz sterlini karşısında %2 oranında güçlenmiştir. Euro, Japon yeni karşısında %10, İngiliz sterlini karşısında %7.8 değer yitirmiştir.
Yunanistan'ın bloktan ayrılacağına dair korkuların yeniden sahnedeki yerini alması, Avrupa Merkez Bankası'nın niceliksel gevşeme programının fiyatlara yansıtılması ve ABD istihdam verilerinin güçlü yapısını koruması dolayısıyla alevlenen faiz artırımı spekülasyonları gibi pek çok konu Euro'nun erozyona uğramasında önemli roller üstlenmiştir.