İngiltere Ulusal İstatistik Ofisi'nden açıklanan en son veriler tüketici fiyatları endeksinin (TÜFE) Şubat ayında bir değişikliğe uğramadığını ortaya koymuştur; diğer bir deyişle fiyatlar on iki ay önce neredeyse bugün de aynı seviyededir. Bu sonuç, ölçüm şeklinin kullanılmaya başladığı 1988 yılından bu yana en düşük seviyeyi ifade etmektedir. İngiltere'de tüketici fiyatları endeksi Ocak ayında %0.3 seviyesinde açıklanmıştı. Analizciler en son rakamların %0.1 seviyesinde geleceği beklentisindeydi.
Tüketici fiyatları endeksi, 2010 yılından itibaren enflasyonun ana takipçisi olarak kabul edilmeye başlanmıştır. Daha önceden kullanılan perakende fiyatları endeksi konut ve mortgage gibi kalemlerden ötürü 2009 yılının büyük bölümünü deflasyon olarak tanımlamıştı. İngiltere Merkez Bankası, ülke ekonomisinin sağlıklı bir şekilde gelişimini sürdürebilmesi açısından enflasyon hedefini %2 olarak belirlemiştir.
Japonya 20 yıldan fazla bir dönemi deflasyon ile geçirmiştir. Ülkede yerel pazarın tıkanmasının faturası düşük enflasyona çıkarılmıştır. Neticede deflasyon (alacakları malların zaman içerisinde ucuzlayacağını bilen) tüketicilerin büyük kalem alımlarını ertelemesine yol açmaktadır. Euro Bölgesi veya İngiltere'de gözlenebilecek deflasyonun da aynı etkiyi yaratabileceği ve tüketici harcamalarını baltalayabileceği tahmin edilmektedir. Fakat burada gözden kaçırılan kültürel farklılıklar mevcuttur. Japon halkı ile Avrupalıların harcama alışkanlıkları aynı değildir. Avrupalılar ve Amerikalılar kendi belirledikleri kişisel kredi (kredi kartı, borç veya tüketici kredisi) seviyelerini tercih ederken Japonlar kazançlarının büyük bölümünü saklamayı seçmektedir. Avrupalılar ve Amerikalıların istediklerini hemen elde etmek dururken sabırla uzun süre para biriktirme yoluna gidecekleri akla pek yatkın gelmemektedir. Hatta aksine insanlar düşen fiyatlardan faydalanma yoluna bile gidebilir zira kredi kartı harcamalarından alınan faizler (veya ekstra masraflar) azalacaktır. Enflasyonun sıfır seviyesinde olması demek insanların alım gücünün zaman içerisinde erimeyeceği anlamına da gelmektedir. Harcanabilir gelirin artması talebi törpülemekten ziyade körükleyecektir.