Amerika Merkez Bankası Faiz Oranlarına Dokunmadı - 4 Mayıs 2015

Ekonomi haberlerini takip edenler için Amerika Merkez Bankası'nın, iki gün süren görüşmeler ertesinde, yoluna faizlere dokunmadan devam etme kararı alması pek de büyük bir sürpriz olmamıştır. Fed, ABD ekonomisini destekleyebilmek için gevşek para politikalarına yönelmeyi seçmiş ve bu kapsamda (2008 yılından bu yana) oranları sıfıra yakın seviyelerde tutmuştu. Fed'in mortgage ve devlet tahvillerinin oranlarını düşük seviyelerde tutarken piyasaya para akıttığı niceliksel gevşeme programı da artık çok gerilerde kalmıştır. Bütün bunlara karşın faiz oranlarının halen geçmişe dönük ortalamaların bir hayli aşağısında bırakılıyor olması aslında Küresel Finansal Kriz'in yarattığı problemlerin ciddiyetini ortaya koymaktadır. Niceliksel gevşeme programının Fed'in 2007 yılında 1 trilyon dolar düzeyindeki bilançosunu bugün 4 trilyon dolara çıkarttığı tahmin edilmektedir. Bu denli büyük rakama ulaşılmasının gerisinde Fed'in satın aldığı varlıklar için ürettiği elektronik paralar bulunmaktadır - bu varlıklara yönelik talep yaratılması faizleri aşağı sürüklemiştir. Gerçek paranın ekonomiye aktarılması ise Fed'in bu alımları kendisi adına gerçekleştirmesi için finans kuruluşlarına yaptığı komisyon ödemeleri tarafından sağlanmıştır.

Şu anki tablo niceliksel gevşemenin bir şekilde işe yaradığını ortaya koysa da kafalarda yeni bir soru işareti yaratmıştır ki o da elektronik ortamda yaratılan bu paranın akıbetinin ne olacağıdır. İlk başlarda bu paranın, niceliksel gevşemenin bitimi ertesinde, ekonomiden elimine edileceği görüşü üzerinde durulmaktaydı fakat sonrasında bu tartışmalar unutulmaya yüz tutmuştur. Fed'in yaptığı ek 3 trilyon dolar tutarındaki alımlar, faiz ödemeleri dolayısıyla gerçek para üretir bir hale gelecektir. Eğer hükümetler ucuz paranın cazibesinin çok güçlü olduğunu düşünselerdi (özellikle de tasarruf tedbirlerinin hüküm sürdüğü bu ortam içerisinde) ya yeniden niceliksel gevşeme programı başlatırlar yada sihirli paranın vade günü bitiminden sonra da canlı kalmasına izin verirlerdi. Tabi bu günler mazide kalmıştır zira bu durum para birimine olan güveni tahrip ederek finansal bir mahşer yaratabilir.

ABD ekonomisinin 1inci çeyrekte sıkı bir fren yaptığı göz önünde bulundurulursa, Fed'in oranlara dokunmama karadı pek de şaşırtıcı gelmeyecektir. Diğer taraftan, analizciler büyümedeki yavaşlamanın aslında geçici bir durumdan ibaret olduğuna ve yılın geri kalan döneminde işlerin yoluna gireceğine inanmaktadırlar. Göz önünde bulundurulması gereken bir diğer konu ise düşük enflasyon ve deflasyona yönelik korkuların beraberinde getirdikleridir. Enflasyon oranı Fed'in hedeflediği %2 seviyesinin çok gerisinde seyretmektedir ve faiz oranlarının artırılması iş çevrelerinin borçlanmaya gitmek konusunda daha isteksiz davranmasına (işin gerçeği bu olasılık gerçekleşmeyebilir çünkü borçlanma oranları halen tarihin en dip seviyelerine yakın kalmaya devam edecektir) ve enflasyonun dizginlenmesine yol açabilir.

Faizler elbette bir noktada yükseltilmek zorunda kalacaktır (merkez bankaları ancak bu sayede gelecekteki manevraları için kendilerine yer açabilir) fakat görünüşe göre o zaman halen çok yakın değildir. Oranların yükseltilmesi konusu Amerika Merkez Bankası'nın törpülemeyi noktaladığı geçen Ekim ayından bu yana gündemdedir. Uzmanların ilk artımın 2014 yılı sonunda veya 2015 yılı baharında yapılacağı tahminlerine rağmen henüz bir değişiklik yaşanmamıştır.

 

Dr. Mike Campbell
About Dr. Mike Campbell
İngiliz bir bilim adamı ve serbest yazardır. Belçika, Ghent’te doktorasını yapmıştır. İngiltere’den ayrılmasından bu yana Belçika, Fransa, Monaco ve Avusturya’da çalışmıştır. Bir yazar olarak ticaret, bilim, sağlık ve çevre konuları üzerinde yoğunlaşmıştır.
 

En Sık Ziyaret Edilen Broker Değerlendirmeleri