Perşembe günü İngiltere'de genel seçimler yapılmıştır. Dün yapılan seçime yönelik sayım çalışmaları halen devam etse de daha önce görevde bulunan koalisyonun, Muhafazakarlar, yeniden iktidara geleceği açıkça görülmektedir. Yapılan tahminler, Muhafazakarların ufak bir üstünlükle, diğer partilerin desteğine ihtiyaç duymaksızın, hükümeti kurabileceği yönündedir.
Bu seçim, ilginç sonuçları da beraberinde getirmiştir. Koalisyonun küçük ortağı olan Liberal Demokratlar büyük oranda kan kaybetmiştir. Seçim öncesinde 57 sandalyeye sahip Liberal Demokratlar'ın sandalye sayısı 8'e düşmüştür ve daha önce görevde bulunlar artık sahnedeki yerlerini kaybetmişlerdir. İskoçya'ya bakıldığında ise İskoçya Ulusal Partisi'nin (SNP) temsilci sayısını 56'dan 58'e çıkardığı görülmektedir. İskoçya Ulusal Partisi, geçen Eylül ayında gerçekleştirilen bağımsızlık referandumunu kaybetmişlerdi. İskoçya'da bozguna uğrayan ana muhalefet partisi, İşçi partisi, istediği sonuca ulaşamamış ve ülkenin kilit bölgelerinde muvaffak olamamıştır.
Seçim sonuçlarının yarattığı hezimet büyük olasılıkla Liberal Demokratlar ve İşçi partisi liderlerinin istifasına yol açacaktır. Muhafazakarların galibiyeti İngiliz sterlininin yükseliş yaşamasına neden olmaktadır. Hisse senetleri piyasasının da güçlenmesi söz konusudur zira Muhafazakarlar iş çevrelerinin partisi olarak değerlendirilmektedir.
İşler biraz daha derinden incelenirse, İngiltere'nin uzun süreli bir bilinmez içerisine gireceği dile getirilebilir. Muhafazakarların 2017 yılı sonunda ülkenin Avrupa Topluluğu içerisinde kalıp kalmamaya yönelik referandum yapma sözü iş çevrelerine zarar verirken sterlinin değer kaybetmesinde önemli rol oynayacaktır. Muhafazakarlar, İngiltere halkına seçimler öncesinde Avrupa Birliği'nin reformlarını anlatan bir bildiri yayınlayarak seçmenleri topluluk içerisinde kalmaya ikna etmeye çalışacaklardır. Diğer taraftan, bu referandum aslında çok tehlikeli bir kumar niteliğindedir çünkü Avrupa Birliği uzun bir süredir medyanın en popüler şamar oğlanı haline gelmiştir ve doğal olarak halkın görüşü etkilenmektedir. Birleşik Krallık iş dünyasının büyük bölümü ülkenin Avrupa Birliği üyeliğini koruması gerektiği fikrini sadık bir şekilde savunmaktadır - geçmişte, SNP'nin referandumu kazanması durumunda bile AB içerisinde kalınması gerektiğini belirtenler çoğunluktaydı. Bay Cameron'un İngiliz halkı için Brüksel'den neler koparabileceği zaman içerisinde görülecektir fakat seçimlerin yaklaşması ile birlikte belirsizliğin ve tedirginliğin tırmanacağı da dikkate alınmalıdır. Muhafazakarların seçim kampanyasının merkezini oluşturan bu referandumdan vazgeçmeleri gibi bir durum ortaya çıkması pek de olası değildir.